Tüm yurdu etkisi altına alan kar yağışı ve soğuk hava, pek çok hastalığa da zemin hazırlıyor. Bu dönemde sağlıklı kalmak için bağışıklık sistemini güçlendirecek bir beslenme planı uygulamak önem kazanıyor.
Memorial Şişli Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Uz. Dyt. Merve Yüksek, “Hastalıklardan korunmak için sofralardan eksik edilmemesi gereken besinler” hakkında bilgi verdi.
C, E ve A vitaminleri koruyucu birer kalkandır
Bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıklardan korunmada önemli rol sahibi olan C vitamini, vücuttan zararlı maddelerin atılmasında da etkili bir antioksidandır. Bu vitamin; yeşilbiber, maydanoz, tere, roka, karnabahar, ıspanak, portakal, limon, mandalina, kuşburnu gibi besinlerde bol miktarda bulunmaktadır. Bir diğer önemli antioksidan olan E vitamininin en zengin kaynakları; fındık, ceviz, badem gibi yağlı tohumlar, sıvı yağlar, yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller ile tahin gibi besinlerdir. Enfeksiyonlara karşı koruyucu özelliği ile bilinen A vitaminin alımı da çok önemlidir. Yumurta, süt, balık, ıspanak, portakal, havuç, yeşilbiber, kayısı gibi sarı, turuncu ve yeşil sebze meyvelerde bulunur.
Tabaklarınızda kiviye yer açın
Kivi dünyada yoğun olarak tüketilen 26 meyve içerisinde besin maddesi yönünden en zengin meyvedir. Kivi meyvesinin 100 gramında ortalama 100-400mg C vitamini bulunur. Ayrıca magnezyum içeriği bakımından da en zengin, yüksek potasyum miktarı ve düşük sodyum ile yine meyveler içerisinde ön sıralarda yer almaktadır. E vitamini, bakır, fosfor, B2 vitamini ve A vitamini bakımından da iyi bir içeriğe sahiptir. Meyve salataları ile birlikte ya da tek başına kivinin düzenli tüketilmesi hastalıklara karşı koruyucudur.
Yoğurt ve kefir hastalıkların düşmanı
Yoğurt prebiyotik, kefir ise probiyotik olarak tanımlanmaktadır. Probiyotik ve prebiyotikler bağırsak florasını güçlendirerek mide bağırsak enfeksiyonlarına karşı direnç oluşturulmasını sağlar. Yoğurt ise içerdiği laktik asit ile mikroplara karşı koruma sağlar. Öğünlerde mutlaka düzenli olarak yoğurt, ayran veya kefir olması karşı ve soğuk havalarda kişiyi hastalıklardan uzak tutacaktır.
Balık, zeytinyağı ve ceviz bağışıklık sisteminizi güçlendiriyor
Omega 3 yağ asitlerini içeren balık, balık yağı, fındık ve ceviz ile omega 9 içerikli zeytinyağı, fındık yağı gibi sıvı yağlar bağışıklık sistemini olumlu etkilerler. Haftada 2-3 kez balık, 6-7 fındık, 2-3 ceviz tüketilmesi, zeytinyağlı salata ve sebze yemeklerinin her gün düzenli yenmesi bu faydalı yağ asitleri ile antioksidan vitaminlerden yararlanmanızı sağlayacaktır.
Kırmızı et ve kurubaklagiller enfeksiyonlardan koruyor
Çinko eksikliği enfeksiyonlara karşı zayıflığı da beraberinde getirmektedir. Çinko kaynakları kırmızı et ve kabuklu deniz ürünleri ile karaciğer gibi hayvansal kaynaklı besinler, fındık, ceviz, fıstık gibi kuruyemişler, süt, peynir ve kuru baklagillerdir. Haftada 2-3 kez kuru fasulye, nohut, mercimek gibi kuru baklagillerin sofralarda bulundurulmasında fayda vardır.
Bal sofralarınıza sağlık ve tat katıyor
Bal soğuğa ve soğuk algınlığına karşı, ağız, boğaz ve bronşlardaki rahatsızlıklarda ve enfeksiyonlarında doğal bir ilaç olarak kullanılmaktadır. Doğru ölçülerde tek başına ya da bitki çayları ile birlikte tüketilmesi, hastalıklardan korunma ve çabuk iyileşme için önemlidir.
Saımısağın faydası kokusundan ağır basmalı
Sarmısak kokulu bir besin olduğu ve etkisi uzun süre geçmediği için bazen uzak durulan bir besindir ancak bağışıklık sisteminin baskılanmasını önleyerek pek çok hastalığa karşı koruyucu etki yapmaktadır. Sarmısağın yapısında bol miktarda su, fruktoz içeren karbonhidratlar, kükürt bileşikleri, protein, lif ve serbest amino asitler bulunur. Sarmısak ayrıca yüksek miktarda saponin, fosfor, potasyum, kükürt, çinko, orta miktarda selenyum, A ve C vitaminleri ile az miktarda da kalsiyum, magnezyum, sodyum, demir, manganez ve B kompleks vitaminlerini içerir. Bu nedenle kokusundan çok faydası göz önünde bulundurularak mutlaka tüketilmelidir.
Karda susamasanız da su içmeyi ihmal etmeyin
Kış aylarında özellikle karlı havalarda genellikle su tüketimi azalmaktadır. Ancak sıvı tüketimi vücudumuz için çok önemlidir. Sıvı eksikliğinde tüm metabolizmada dengesizlikler ortaya çıkmakta, hastalık halinde iyileşme gecikmektedir. Günde 10-12 bardak su içilmeli, daha yüksek sıvı kayıplarında (ateş, ishal gibi) bu kayıplar karşılanarak, sıvı dengesi sağlanmalıdır.
Kendinizi hasta hissediyorsanız…
C vitaminini yüksek miktarda içerenler başta olmak üzere, her öğünde düzenli olarak sebze ve meyve tüketilmelidir. Çorba gibi sıvı ağırlıklı besinler tercih edilerek, vücuttan toksik maddelerin uzaklaştırılması için sıvı tüketimine özen gösterilmelidir. Ölçülü olmak üzere çay ve kahvenin dışında kuşburnu, ıhlamur, adaçayı gibi bitki çayları tüketilebilir. Bunların vücutta etkilerini tam olarak gösterebilmesi için, tüketilecek bitkilerin mutlaka doğal kurutulmuş olmasına ve çay haline getirilirken de demlenme sürelerine özen gösterilmesi gerekmektedir.