Oruçoğlu Yağ CEO ‘su ve Genel Müdürü Rıfat Tekbaş: “Yağlı tohumlar stratejik ürün ilan edilmeli” 

Hammadde temininde öncelikle yerli üretimi tercih ederek, Türk çiftçisini destekleme yoluna giden Oruçoğlu Yağ, dijital dönüşüme verdiği önem, insan kaynaklarına ve teknolojiye yaptığı yatırım, pandemi sürecinde piyasaya çıkardığı “vitaminli yağ” gibi inovatif ürünleriyle sektörde dikkat çekiyor. Şirket, Türkiye’de yağlı tohum üretiminin artırılması için her türlü projeyi de destekliyor.

Oruçoğlu Yağ, üretimde kullandığı hammaddeyi öncelikle Türkiye’nin dört bir yanındaki çiftçilerden direkt alım yaparak temin ediyor ve ulusal tarımın gelişmesine katkıda bulunuyor. Şirket, “Doğadan Kalbinize, 1968’den günümüze” sloganı ile ürünlerini Türkiye’nin yüzde 94’lük bölümünde tüketicilerle buluşturuyor. Ambalajlama, Ar-Ge ve inovasyon alanlarında sektöründe ilkleri gerçekleştiren Oruçoğlu Yağ, Türkiye’de ilk kez omega-3 ayçiçeği yağını üreten kuruluş. Bu ürünle dünya ambalaj ödülü “World Star” ödülünü kazanan şirketin CEO ‘su ve genel müdürü Rıfat Tekbaş, ilk kez Oruçoğlu Yağ tarafından piyasaya sürülen vitaminli yağ ile tüketicilerin pandemi döneminde bağışıklık sistemini güçlendirmeyi hedeflediklerini ifade etti. 41 yıldır yağ sektörünün her aşamasında çalışan Rıfat Tekbaş, son dönemde bitkisel yağ fiyatlarında yaşanan artış karşısında yağlı tohumların stratejik ürün ilan edilmesinin önemine dikkat çekti. Rıfat Tekbaş sorularımızı yanıtlayarak, çözüm önerilerini, sektördeki gelişmeleri ve Oruçoğlu Yağ’ın faaliyetlerini anlattı.

-Sayın Tekbaş, Oruçoğlu Yağ’ın şirket profilinden biraz bahseder misiniz?

Yarım asırdan fazladır sahip olduğumuz bilgi birikimiyle üretim ve yatırımlarımızı müşteri beklentilerine uygun olarak sürdürüyoruz. Afyonkarahisar’da bulunan son teknolojiye sahip fabrikamız, 30 bin m2’si kapalı alan olan olmak üzere, toplam 75 bin m2 olup, kaliteli üretim misyonu ile faaliyet göstermektedir.

1968 yılında 6 ton günlük kapasite ile Afyonkarahisar’da kurulan Oruçoğlu Yağ, bugün, bin ton günlük hammadde kırma kapasitesi, 300 ton rafine yağ üretim kapasitesi, 600 ton küspe üretim kapasitesine ulaşmıştır.

-Oruçoğlu, yağ sektöründe hangi yönleriyle farklılaşıyor?

52 yılı aşkındır, ihtiyacımız olan hammaddeyi öncelikli olarak ülke topraklarımızdan temin ediyoruz. Güney, Orta, İç Anadolu, Karadeniz bölgelerinde bulunan çiftçilerimizden direkt alım yaparak, ulusal tarımın gelişmesinde üzerimize düşen görevi yerine getirmek için var gücümüz ile çalışıyoruz. Her türlü yağlı tohumu işleme kabiliyetine sahip olan tesisimizin, 2019 yılında İstanbul Sanayi Odası ilk 500 şirketi arasına girmesinin gurur ve mutluluğunu yaşıyoruz.

Sahip olduğumuz sağlam bayi ve müşteri ağımız sayesinde ürünlerimizi Türkiye genelinin yüzde 94’lük bölümünde tüketicilerimiz ile buluşturuyoruz.

Sahip olduğumuz ve koruduğumuz değerleri; kalite, sağlık, çevre bilinci, doğallık, sürdürülebilirlik ve yaşam odaklılık olarak tanımlayabiliriz. Yenilenen kurumsal kimliğimizde ve logomuzda yer alan her damla bu değerleri temsil ediyor.

Fabrikamızın Afyonkarahisar’da olmasının avantajları, üretmiş olduğumuz ambalajlı yağ ve küspe ürünleri konusunda lojistik anlamda stratejik bir konuma sahip olmasıdır. Coğrafi konum olarak kolaylıkla tüm şehir ve illerimize ulaşabiliyor ve tüketicilerimiz ile buluşuyoruz.

-Şirketinizin teknoloji yatırımlarından ve Ar-Ge yaklaşımından söz eder misiniz?

Son teknolojiyi yakından takip ediyoruz. İşletmemizde, rafinasyon, pres ve ekstraksiyon, buhar üretim tesisleri PLC ile yönetilmekte olup; girdi, proses ve çıktı aşamalarından ürünler son tüketiciye ulaşana kadar her aşamada kaliteli zinciri ve izlenebilirlik devam etmektedir. ISO 9001, ISO 14001, ISO 45001, ISO 22000, Covid 19 Güvenli Üretim, Helal, Kosher, kalite belgeleri ile faaliyetlerimizi yürütüyoruz.

Çevreye olan duyarlılığımız ile beraber “Sıfır Atık” belgesine sahibiz. Oruçoğlu Yağ; ambalajlama, Ar-Ge ve inovasyon alanlarında da ilkleri gerçekleştirmiş bir markadır. Türkiye’de ilk kez Omega-3 ayçiçeği yağını üreten kuruluşumuz, bu ürün ile aynı zamanda dünya ambalaj ödülü olan World Star ödülünü kazanmıştır.

Çok yakın zamanda ise Brüksel Merkezli dünyanın en önemli şeflerinin yer aldığı “International Test Institute” tarafından “Üstün Lezzet Ödülü” kategorisinde Ayçiçeği Yağımız ödül almaya hak kazandı.

WFP (Dünya Gıda Programı Örgütü) onaylı tedarikçisiyiz. Ar-Ge çalışmaları tarafında özellikle Profesyonel ürün grubunda yeniliklerimizi sürdürmeye devam ediyoruz. Oruçoğlu Yağ tarafından geliştirilen “Çiğ Köftelik Yağ” ürünümüz çiğköfte üreticileri tarafından ilgi görmüş olup, ilk kez markamız tarafından piyasaya sürülen Oruçoğlu Vitaminli Yağ ile tüketicilerimizin pandemi döneminde bağışıklık sistemini güçlendirmeyi hedeflemiştir.

-Oruçoğlu Yağ olarak, son dönemde gündeme gelen ayçiçeği yağı fiyatlarındaki artış ile ilgili gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Çözüm önerileriniz nelerdir?

Bilindiği üzere, son bir yılda yağ fiyatları yüzde 100 artış gösterdi. Bunun temel nedeni pandemi ile beraber gıda, tarım, hayvancılık ve suyun öneminin ortaya çıkmasıdır. Özellikle gıda sektöründe bir yoğunlaşma ortaya çıktı.

Kuraklığın da etkisiyle hem Türkiye’de hem dünyada yağlı tohumların üretiminde yüzde 15 ile yüzde 20 civarında bir gerileme yaşadı. Çözüm olarak, atıl durumda bulunan mera ve hazine arazileri tarıma yeniden kazandırılabilir. Ayçiçeği yağlı tohumu için direkt ve dolaylı destekler çiftçilerimiz için daha cazip hale getirilebilir. İç piyasada yağlı tohumu satın alan sanayiciler için de tarife kontenjanı açılması sektör için faydalı olacaktır. Birçok ülkede olduğu gibi yağlı tohumlarda da taban fiyat oluşturulması oldukça önemli. Tüm bu çözüm önerilerinin sağlanması durumunda, 2020 yılında 1.3 milyon ton üretim gerçekleştirdiğimiz ayçiçeği tohumu ilk aşamada 2 milyon tona ulaşacak, daha sonraki yıllarda ise 2.5-3 milyon tonlara yükselecektir.

Türkiye’de ayçiçeği tohumu ihtiyacının 3 milyon ton olduğu gerçeği ile ihtiyacımız olan yüzde 50 oranındaki açığı yurtdışından ithal ediyoruz. Yurtdışından yaptığımız alımın karşılığı yaklaşık 4 milyar dolar. Ana hedefimiz bu miktarın ülke olarak kendi topraklarımızda kalmasını sağlamak olmalıdır.

Bunun dışında, yapılacak destekler elbette ayçiçeği ile sınırlı olmamalıdır. Kanola, aspir, mısırözü için de aynı şekilde destekler verilmelidir. Hepimizin bildiği üzere, yem fabrikalarının temel girdisi olan küspe ürünü, kırım tesislerinin çalışmasına bağlıdır. Bu nedenle ülke olarak tohum üretimini artırmamız, küspe üretim miktarımızı da dolaylı olarak artıracak, buna bağlı olarak ülke ekonomisine sağladığı desteğin yanı sıra istihdama da katkı sağlayacaktır.

Mevcut durumun devam etmesi halinde ise ayçiçeği, kanola, aspir üretimi yapan ülkeler şimdi yaptıkları gibi yağlı tohum ihraç etmek yerine yağ ve küspeyi ayrı ayrı ihraç etmeyi tercih edecek ve korkarım ki önümüzdeki dönemde ham yağ ihracını da durdurup, rafine yağ ve hatta ambalajlı yağ göndermeyi deneyeceklerdir. Şimdiden önümüzdeki 5 yılın planlarını yapıp yerli ve katma değerli üretimin artırılmasına odaklanmamız son derece önemlidir.

-Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Markamıza yaptığımız yatırım, insana verdiğimiz değer, teknolojik yeniliklere sağladığımız uyum ve dijitalleşen dünya ile aynı paralelde olmak bizlere mutluluk vermektedir. Her zaman aynı heyecan ve istekle üretmeye ve ülke topraklarına değer katmaya devam edeceğiz.

Ulusal ve uluslararası standartlara önem veren kuruluşumuz yüzde 100 yerli ve milli bir şirkettir. Buradan hareketle Türkiye’de yağlı tohum üretiminin artırılması için her türlü proje ve desteğe açıktır. Tarımın gelişmesi bizler için son derece önemli olup, katkı sağlamak adına elimizden geleni yapacağımızın sözünü verebiliriz.