Ramazan ayında kalabalık masalar, özenle hazırlanmış iftar sofraları ve uzun süre aç kalınmasıyla birlikte yeme düzeninde değişiklikler meydana gelebiliyor. Orucun kalp hastalıkları, diyabet gibi bir takım kronik hastalıklardan koruyucu rol üstlendiğini belirten BCC Catering Gıda Mühendisi & Bölge Direktörü Dilek Demir Özlük, beslenme açısından risk altında olan çocuk, gebe, yaşlı ve hastalar için ise birtakım sorunlara neden olabileceğini belirtiyor.
Kalabalık sofraların, birlikte yapılan iftarların ayı Ramazan geldi. Uzun saatler aç kaldıktan sonra yenilen yemeklere ve bunların miktarlarına dikkat edilmesi konusunda uzmanlar uyarıyor. BCC Catering Gıda Mühendisi & Bölge Direktörü Dilek Demir Özlük, Ramazan ayında sağlıklı beslenme konusunda önerilerde bulundu ve örnek mönü listesi hazırladı. Ramazan ayında da yeterli ve dengeli beslenmeye dikkat edilmesi gerektiğini belirten BCC Catering Gıda Mühendisi & Bölge Direktörü Dilek Demir Özlük, şunları söylüyor: “Ramazan ayının gelmesiyle birlikte oruç tutan kişilerin günlük beslenme şekli ve öğün sayısı değişir, az ve sık yemek yeme prensibini uygulamak mümkün olmaz.
Öğün sayısı iki olarak değişir ve bir öğünde yenen yemek miktarı artar. Et, pilav, hamur işi ve tatlı tüketimimiz artar. Oysa ki, Ramazan ayında da almamız gereken protein, karbonhidrat ve yağ miktarımız aynıdır. Oruç, kalp hastalıkları, diyabet gibi bir takım kronik hastalıklardan koruyucu rol üstlenmekle birlikte beslenme açısından risk altında olan çocuk, gebe, yaşlı ve hastalar için sorunlara sebep olabiliyor. Olası sorunları önlemek amacıyla yeterli ve dengeli beslenme gerekiyor.”
“Sahurda proteinli ve lifli gıdalar tercih edilmeli”
Oruç nedeniyle günde 16-17 saat aç kalındığını bu nedenle sahur yapmanın önemli olduğunu vurgulayan Özlük, şöyle devam ediyor: “Ramazan ayında 16-17 saati bulan açlıkla birlikte günlük alınan enerjinin düşmesi ve sıvı tüketiminin azalmasıyla birlikte metabolizma hızı yavaşlıyor.
Uzun süreli açlık sonrası vücudumuz yağ depolamaya meyilli olur. Bu nedenle sahur yapılmadan oruç tutulmamalı. Sahura kalkılmadığı taktirde 12 saat olan açlık süresi ortalama 18 saate çıkıyor. Bu durumda kan şekeri günün erken saatlerinde düşmekte ve kişinin veriminin azalmasına neden oluyor.
Sahurda çok yemek yerine, daha yavaş sindirilen, daha uzun süre tokluk hissi sağlayan proteinli ve lifli gıdalar tercih edilmeli. Bunlara, yumurta, tam tahıllı ürünler, süt ürünleri (yoğurt, ayran, süt), kuruyemişler ve taze meyveler örnek gösterilebilir. Bu dönemde kan şekerini hızlıca yükselten yani glisemik indeksi yüksek besinlerden kaçınılmalı. Yemeklerin ağır olmamasına, az yağlı ve yağda kızartılmadan yapılmış yiyeceklerin seçilmesine dikkat edilmeli. İftar ve sahur öğünlerinde beyaz un ve beyaz undan yapılan gıdalardan (börek, poğaça, beyaz ekmek vb.) uzak durulmalı. Kuru meyvelerinde glisemik indeksi yüksek olduğu için tercihiniz taze meyvelerden yana olmalı.”
“İlk günler kabızlık, hazımsızlık, halsizlik gibi sorunlar yaşanabilir”
BCC Catering Gıda Mühendisi Dilek Demir Özlük, orucun ilk günlerinde beslenme düzenindeki değişimden dolayı kabızlık, baş ağrısı, hazımsızlık, halsizlik gibi sorunlar yaşanabileceğini söylüyor.
Bu dönemde dengeli bir diyet sürdürmenin önemli olduğunu belirten Özlük, şöyle devam ediyor: “Özellikle sıvı elektrolit dengesinin korunması için iftar ve sahur arasında yeterli miktara sıvı tüketilmeli. Önerilen ise tek seferde yüksek miktarlarda su tüketimi değil, aralıklı su tüketimidir. Oluşabilecek kabızlığı önlemek adına ise lif oranı yüksek gıdalar; kuru baklagiller (kuru fasulye, nohut, börülce, barbunya), sebze ve meyveler tercih edilmeli. Ekmek olarak ise tam buğday veya çavdar ekmeği kullanılmalı ve özellikle su tüketiminin artırılması gerekir.”
“Her akşam tatlı tüketilmesi uygun değil”
Ramazan’da tatlı tüketimiyle ilgili de bilgi veren Özlük, şunları söylüyor: “Tatlı Ramazan dışında da sofralarda çok yer almaması gereken bir besin. Çünkü besleyici değeri yok. Özellikle Ramazan’ın vazgeçilmezi olan tatlıların her akşam tüketilmesi uygun değil. İftarın geç saatte yapılması, uzun süre açlıktan sonra kısa sürede hızlıca hem yemek hem tatlı tüketimi mide-sindirim sistemi rahatsızlıklarına neden olurken, fazla alınan şeker vücutta yağ olarak depolanarak karaciğer yağlanması ve kan yağlarının da yükselmesine neden olur.
Ramazan’da haftada iki kez tatlı tüketilebilir. Bunlar mutlaka meyveli ve sütlü tatlılar olmalı. Bir dilim güllaç, bir kase sütlaç gibi. Şerbetli tatlı yenilip aşırıya kaçıldıysa tek çare uyumadan önce mutlaka bir saat yürüyüş yapmaktır. İftardan 1-2 saat sonra kısa mesafeli yürüyüşler sindirime yardımcı olacaktır.”
Örnek iftar mönüleri:
- Gün: Mercimek çorbası, sebzeli köfte, pirinç pilavı, yeşil salata ve güllaç.
- Gün: Köylü çorba, fırın tavuk, bulgur pilavı, ayran ve meyve
- Gün: Tarhana çorbası, et sote, şehriyeli pirinç pilavı, Akdeniz salata ve meyve
- Gün: Düğün çorba, etli kuru biber dolma, peynirli börek, üzüm hoşafı ve yoğurt
- Gün: Ezogelin çorba, İzmir köfte, cevizli erişte, karışık salata ve supangle
- Gün: Mantar çorbası, Macar gulaş, sebzeli bulgur pilavı, yeşil salata ve meyve.
- Gün: Sebze çorba, tavuk ızgara, soslu spagetti, çoban salata ve fırın sütlaç
Örnek sahur mönüsü:
- Haşlanmış yumurta
- Tuzsuz beyaz peynir
- Tuzsuz zeytin veya tuzsuz kuru yemiş
- Söğüş
- Tam tahıllı ekmek
- Bir porsiyon meyve
Sahura başlamadan 15 dk önce ve sahurdan 15 dk sonra su içmeyi ihmal etmeyin.