Norveç’in, Deniz Ürünleri Konseyi Türkiye Direktörü Maria Kivijarvi Heggen, sürdürülebilir balıkçılık için en önemli kuralın; resmi otorite ve geçimini balıkçılıkla sağlayan topluluklar arasında çok yakın bir işbirliği ve iletişimin geliştirilmesi olduğunu söyledi.
Norveç Deniz Ürünleri Konseyi’nin bu yıl İstanbul’da düzenlediği Norveç Deniz Ürünleri Akademisi, 23 Mayıs tarihinde d.ream Akademi’de düzenlendi. Etkinliğe, Norveç’in, Deniz Ürünleri Konseyi Türkiye Direktörü Maria Kivijarvi Heggen, Bocuse D’or Avrupa 2016’da gümüş madalya sahibi olan Norveçli şef Gunnar Hvarnes ve deniz ürünlerinin, sağlıklı diyet, sağlıklı yaşam ve aktif hayat üzerindeki etkilerini araştıran, Norveç Beslenme ve Deniz Ürünleri Araştırma Enstitüsü Araştırma Direktörü Akademisyen Livar Froyland katıldı. Norveç Deniz Ürünleri Akademisi’ni Norveç deniz ürünlerinin nasıl pişirilmesi gerektiği, sağlık için yararları ve deniz ürünleri kaynaklarının nasıl sürdürülebilir yönetilebildiğini paylaşabilmek adına düzenlediklerini söyleyen Maria Hegen, Türk tüketicilerinin, seçtikleri ürünlerin arkasındaki hikayeyi bilmek istediklerini vurguladı. Türkiye’de Norveç Deniz ürünlerine olan ilginin her geçen gün arttığını anlatan Hegen, son 3 yılda sadece Norveç Somonu ihracatının yüzde 50 yükseldiğini, balık ekmekte de Norveç balıklarının tercih edildiğini açıkladı.
“25 balığın nesli tükendi”
Sürdürülebilir balıkçılık konusunda açıklamalar yapan Heggen, Türkiye’de, Birleşmiş Milletler kaynaklarına göre 1960’lardan bu yana 25’ten fazla ticari tür balığın neslinin tükendiğini, bunun Türkiye’nin çözüm bulması gereken bir problem olduğunu söyledi. Heggen: “Bazı açılardan Türkiye’deki bu durumu 1960’larda Norveç’te yaşadığımız fazla ringa balığı avlanmasıyla karşılaştırabilirim. Aşırı ringa balığı avcılığı, türün neslinin azalmasına sebep olmuştu. Çok fazla ve çok uzun süreli avlanma yapılıyordu. Bu bizim için bir uyarı oldu ve bugün uyguladığımız sürdürülebilir balıkçılık modelinin temellerini atmamızı sağladı. Her türlü ringa balığı avcılığı 1972’de yasaklandı ve çok sıkı kota sistemleri getirildi. Benim deneyimime göre bu sorunu çözmek için en önemli yapılması gereken resmi otoriteler ve geçimini bundan sağlayan kıyı insanları, toplulukları arasında çok yakın bir iş birliği ve iletişim geliştirilmesi. Birlikte sürdürülebilir balıkçılık kültürünün inşası gerekiyor. Umarım Türkiye de stoklarını artıracak daha sürdürülebilir bir balıkçılık endüstrisi uygulaması gerçekleştirecektir” dedi.
“Haftada en az 1 kere somon”
Norveç deniz ürünlerinin tüm dünyada yerel mutfaklara adapte edildiğini belirten Heggen, balık seçerken nelere dikkat ettiğini de anlattı. Balık seçerken biraz Türklere benzediğini söyleyen Maria Kivijarvi Heggen; “Tıpkı Türkler gibi balık tezgahını ziyaret ederim ve taze ne var ona bakarım. Somon en çok satın aldığım balık diyebilirim. Birçok kullanım ve pişirilme şekli olduğundan somonla birçok farklı lezzet yapabiliyorum. Sushi, ızgara ve fırında somon en çok tercih ettiklerim oluyor. Beyin, cilt, saçlar ve kalp için de çok faydalı olduğunu biliyorum ve Norveç somonunun güvenli olmasından dolayı ilk tercihimi ondan yana kullanıyorum. Başka tür balıkları da zaman zaman tüketiyorum. Kimseye her gün somon yiyin gibi bir önerim olamaz çünkü sağlıklı beslenmede çeşit çok önemli. Ama mutlaka haftada bir somon yemeğe özen gösteriyorum. Türkiye’ye geldiğimde yerli deniz ürünlerini denemeyi de çok seviyorum. Türk Kalkanı favorilerim arasında. Ama asla avlanma zamanı yemiyorum. Tüketici olarak gücümü bilerek sürdürülebilir kaynaklar için yasak olduğu dönemlerde bilinçli bir şekilde seçim yapıyorum” şeklinde konuştu.
“Bocuse D’or ödüllü ünlü şeften Somon Kebap”
Norveç Deniz Ürünleri Akademisi’ne dünyanın en prestijli aşçılık yarışması olan Bocuse D’or Avrupa 2016’da gümüş madalya sahibi olan Norveçli şef Gunnar Hvarnes de katıldı. D.ream grup bünyesindeki şefler için bir atölye çalışması gerçekleştiren Hvarnas; somon, morina, uskumru balıklarını pişirme, kesme ve sunum teknikleri konusunda tecrübelerini paylaştı. Ünlü şef, Türk ve Norveç lezzetlerini buluşturan ‘Somon Kebap’ tarifini basın mensuplarıyla birlikte pişirdi.
Bugüne kadar aldığı dört altın, iki gümüş ve iki bronz madalyayla Bocuse d’Or’un yıldızı parlayan ülkelerinden Norveç’in gümüş madalyalı şefi Gunnar Hvarnes, Yaz Somonu adlı workshopta somon kebap dışında yaz aylarına damga vuracak 3 özel lezzeti daha tattırdı. Somon Carpaccio ve Nohut Yatağında Fırınlanmış Somon basın mensuplarından tam not aldı. Sağlıklı beslenme trendleriyle birlikte Türk mutfağına giren somon balığını Türklerin en sevdiği yerel lezzetlerle birleştiren Norveçli şef Gunnar Hvarnes, “Somonu yerel mutfaklara uygun bir lezzet olarak sunma fikri ile çıktığımız bu yolda yaptığımız yeni tarifler beni çok heyecanlandırdı. Somon Kebap, Somon Carpaccio ve Nohut Yatağında Fırınlanmış Somon tarifleri yaz aylarının en çok tercih edilen balık yemekleri olacak diye düşünüyorum.”
“Balık, kalp krizi riskini azaltıyor”
Deniz ürünlerinin, sağlıklı diyet, sağlıklı yaşam ve aktif hayat üzerindeki etkilerini araştıran, Norveç Beslenme ve Deniz Ürünleri Araştırma Enstitüsü Araştırma Direktörü Akademisyen Livar Froyland da Norveç Deniz Ürünleri Akademisi için İstanbul’a geldi. Deniz ürünleri ve sağlıklı yaşamla ilgili çok önemli bilgiler paylaşan Froyland; “Deniz ürünlerinde bulunan iyot, omega 3 yağlı asitleri, vitamin D ve balık proteinlerinin sağlık üzerindeki olumlu etkileri kanıtlanmıştır. Düzenli deniz ürünleri tüketmenin bazı kardiyovasküler hastalıkların ortaya çıkmasında ve ani kalp krizi riskini azaltmada etkili olduğunu söyleyebiliriz.
Yeni verilere göre iyot açısından yetersiz beslenme beynimizi etkiliyor ve iyot açısından fakir beslenen annelerin çocuklarında öğrenme ve dikkat eksiklikleri meydana gelebiliyor. Ayrıca omega 3 yağlı asitleri açısından fakir beslenen anne adaylarının doğum sonrası depresyon riski çok daha fazla oluyor. Bu yüzden Avrupa’da en güncel önerilere göre ortak kanı haftada 2 ya da 3 gün balık tüketilmesi yönünde.
Ben bir şef değilim ama diğer ülkelerdeki gözlemlerime göre balık bazı yemeklerde etin yerini almaya başladı. Benim bakış açıma göre balık, besin değerini kaybetmeden masaya gelmeli. Her balık türünün farklı besin değerleri vardır ve farklı oranlardadır. Mesela yağlı balıklar (somon ve uskumru) omega 3 yağlı asitleri yönünden zengindir. Ringa balığı vitamin D yönünden zengindir. Morina balığı iyot açısından zengindir. Bu yüzden sağlıklı bir diyette her çeşit balık, et ve sebzeye yer vermek gerekir” dedi.