Türkiye’nin önde gelen gıda şirketlerinden Ülker’in, Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü’yle 2007’den bu yana yürüttüğü çalışmaların sonucunda geliştirilen Aliağa Bisküvilik Buğdayı, Ülker ürünleriyle buluştu. Ülker önümüzdeki dönemde de yeni buğday tohumu geliştirme çalışmalarına devam ederek, hammadde tedarikini uzun yıllar güvence altına almayı hedefliyor.
Ülker’in sürdürülebilir hammadde tedariki için, bisküvilik un üretimine uygun buğday türü geliştirmek amacıyla 2007 yılında Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü’yle başlattığı “Aliağa Bisküvilik Buğdayı” projesinde yeni bir aşamaya geçildi.
Sürdürülebilir tarım uygulamaları çok önemli
İklim değişikliği ve beraberinde getirdiği su stresi gibi çevresel sorunların, küresel gıda sistemlerinin üzerinde baskı oluşturduğuna dikkat çeken Ülker CEO’su Mete Buyurgan “Bu nedenle iklim değişikliğine dayanıklı sürdürülebilir tarım uygulamalarını yaygınlaştırmak büyük önem taşıyor” dedi.
Sonuna yaklaştığımız yeni ekim döneminde de Ankara, Konya, Çankırı, Kırıkkale, Yozgat, Çorum, Eskişehir, Kayseri, Kırşehir illerinde yaklaşık 120 bin dekar alanda buğdayımız ekiliyor. Bu vesileyle 15 yıl önce projenin hayata geçmesinde ilk adımı atan Ülker Ankara Un Fabrikası eski Genel Müdürü Ali Çelik başta olmak üzere projeye emek veren tüm çalışma arkadaşlarımıza, Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürü Fatih Özdemir ve ekibine çok teşekkür ediyoruz.”
Üretimde daha az su, üründe daha yüksek verim
İklim değişikliğine, hastalık ve kuraklığa dayanıklı, yüksek kaliteli, verimli, yerli, milli Aliağa Bisküvilik Buğdayı’nı sektöre kazandırmanın mutluluğunu yaşadıklarını dile getiren Buyurgan, buğdayın faydalarıyla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:
“Mevcut buğday türlerine göre sulak arazide dekar başına % 17-20, kurak arazide % 35-40 arası, ortalamanın üzerinde verim sağlıyor. Çiftçilerin bu sayede minimum % 20 gelir artışı yaşamaları bekleniyor. Aliağa Bisküvilik Buğdayı’nın kurak arazilerde mevcut buğday türlerine kıyasla daha verimli olmasının bir diğer avantajı da daha az suya ihtiyacı olması. Yüksek kalite standartlarında bir bisküvilik buğday türüyle üretim güvence altına alınabilecek. Ayrıca çiftçilerimiz de Aliağa Bisküvilik Buğdayı’nın verimliliğinin kendilerini son derece mutlu ettiğini söylüyor. Buğdayın yüksek kaliteli sapından hayvancılıkta da yararlanılabiliyor.”
Yeni buğday türleri geliştirmek için çalışmalar devam ediyor
Ayrıca yeni bisküvilik buğday çeşitleri elde etmek için Enstitü’yle birlikte ‘Bisküvilik Buğday Geliştirme Programı’nı hayata geçirdiklerini hatırlatan Buyurgan “Bu program kapsamında geliştireceğimiz yeni çeşitler sayesinde çiftçilerimize yaşadıkları bölgenin iklim ve toprak yapısına uygun, verimli ve kaliteli tohum çeşitleri arasında seçim yapma imkânı sunacağız. Böylece bisküvilik buğdayların daha geniş bir coğrafyada yüksek verimli ve kaliteli olarak üretim devamlılığı sağlanacak” dedi.
Aliağa on binlerce farklı tür arasından seçildi
Özel sektör-kamu işbirliğinin çok önemli olduğuna dikkat çeken Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesindeki Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü çatısında yer alan Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü’nün Müdürü Dr. Fatih Özdemir, Ülker’le birlikte hayata geçirilen Aliağa Bisküvilik Buğday projesinde elde edilen sonuçların gelecek adına son derece ümit verici olduğunu belirtti.
Aliağa Buğdayı on binlerce aday arasından yapılan binlerce gözlem ve analizle seçilerek geliştirildi. 2014 yılında Bakanlığımız bünyesinde bulunan Tohumluk Tescil ve Sertifikasyon Merkezi’ne sunuldu. Bağımsız testlerle de onaylanarak 2017 yılında Aliağa ismiyle tescil edildi. Aliağa Bisküvilik Buğdayı, yüksek verimi, kuraklığa ve hastalıklara dayanıklılığı ve bisküviye özel kalitesiyle ön plana çıkıyor. 2017 -2019 yılları arasında buğdayın yaygınlaşması için tohum üretme çalışmaları Enstitümüzün ekim alanlarında yapıldı. 2019 yılından itibaren Ülker’in tohum üretme çalışmalarıyla süreç devam ediyor.”