Araştırma şirketi MarketsandMarkets tarafından hazırlanan yeni bir rapora göre, alternatif protein pazarının 2024 yılında 15,7 milyar ABD Doları olduğu tahmin ediliyor ve 2024’ten 2029’a kadar % 9,9’luk bir Bileşik Büyüme Oranı ile 2029 yılına kadar 25,2 milyar ABD Doları’na ulaşması bekleniyor.
Alternatif protein pazarı, son yıllarda artan tüketici sağlığı bilinci, çevresel kaygılar ve hayvan refahına ilişkin etik hususlar gibi faktörlerin bir araya gelmesiyle kayda değer bir büyümeye tanık oldu.
Bitki bazlı kaynaklardan, böceklerden ve alglerden elde edilen bu proteinler, geleneksel hayvan bazlı proteinlere kıyasla sürdürülebilir ve verimli seçenekler sunar. Pazarın genişlemesi, geleneksel etin tadını, dokusunu ve besin profilini yakından taklit eden alternatif proteinlerin üretilmesini sağlayan ve böylece bunların çekiciliğini daha geniş bir tüketici tabanına genişleten gıda teknolojisindeki önemli ilerlemelerle destekleniyor.
Yem sektöründe, böcek bazlı yemler ve algler gibi alternatif proteinler, besi hayvancılığı ve su ürünleri yetiştiriciliği için sürdürülebilir yem seçenekleri olarak önem kazanıyor. Yem güvenliği zorluklarına çözüm buluyor ve hayvan çiftçiliğinin çevresel ayak izini azaltıyor.
Pazarın dinamik büyüme yörüngesi, büyük gıda şirketlerinin ve start-up’ların önemli yatırımlarıyla destekleniyor, alternatif proteinlerin gıda ve yem endüstrilerinin geleceğini dönüştürme potansiyeli vurgulanıyor.
Kuru formların avantajı çok
Kuru alt kategorinin, protein alternatifleri pazarının form sektöründe lider konumunu koruyacağı öngörülüyor. Hızla büyüyen protein alternatifleri pazarında kuru form segmenti, çok yönlülüğü ve rahatlığıyla hem tüketicileri hem de endüstri oyuncularını cezbeden bir öncü olarak ortaya çıktı. Soya, bezelye gibi bitkilerden ve hatta mikoprotein gibi mantarlardan elde edilen tozlar ve kurutulmuş ürünler gibi protein alternatiflerinin kuru formları çok sayıda avantaj sunar. Saklanmaları kolaydır, daha uzun raf ömrüne sahiptirler ve içeceklerden fırınlanmış ürünlere kadar çeşitli gıda ürünlerine kolaylıkla dahil edilebilirler. Bu uyum yeteneği, tat veya beslenmeden ödün vermeden beslenme tercihlerine uygun bitki bazlı seçenekler arayan sağlık bilincine sahip tüketiciler arasındaki popülerliğini artırdı.
Tüketicilerin sağlık, sürdürülebilirlik ve etik hususlara giderek daha fazla odaklandığı günümüzde, bitki bazlı proteinler ilgi çekici bir çözüm sunuyor. Genellikle çevresel kaygılar ve etik tartışmalarla birlikte gelen geleneksel hayvansal proteinlerin aksine, bitkisel proteinlerin üretimi ve tüketimi genellikle daha sürdürülebilirdir.
Çeşitlilik yenilikçiliği körüklüyor
Bitkisel proteinin pazardaki hızlı yükselişinin temel nedenlerinden biri çok yönlülüğüdür. Üreticiler; bezelye, soya fasulyesi, kenevir ve hatta algler gibi çok çeşitli bitki kaynaklarından protein elde edebiliyor, farklı beslenme tercihleri ve ihtiyaçlarını karşılayan çok çeşitli ürünler sunabiliyor. Bu çeşitlilik yenilikçiliği körükleyerek, hayvan bazlı muadilleriyle tat, doku ve besin profili bakımından yalnızca eşleşen değil, bazen onları aşan ürünlere yol açıyor.
Ayrıca bitkisel proteinin hızlı sindirim ve emilim oranı, onu kas iyileşmesi ve genel sağlık için etkili protein kaynakları arayan sporcular ve sağlık bilincine sahip kişiler için son derece çekici kılıyor. Araştırmalar, kronik hastalık risklerinin azalması da dahil olmak üzere bitki bazlı diyetlerin sağlığa faydalarını vurgulamaya devam ettikçe, bitkisel proteinin popülaritesinin, protein alternatifleri pazarında hızlı yükselişini sürdürmesi bekleniyor.