Danet Yönetim Kurulu Başkanı Sait Uluçay, “bir yandan süpermarket kanalında dilimli ürün portföyümüzü genişletirken, bir yandan da ev dışı tüketimde büyüme ivmemizi artırmayı hedefliyoruz” diyor.
-Sayın Uluçay, zor bir yıl olan 2023 yılını nasıl geçirdiniz (yeni ürün ve Ar-Ge çalışmaları, yatırım, satış-pazarlama, ihracat, hedef vb.)?
Nielsen verilerine göre, 2020 yılında yaklaşık 112 bin ton düzeyinde gerçekleşen Türkiye perakende et ve et ürünleri pazarı, 2022 yılında yüzde 20’lik bir büyüme gösterdi. Bu dönemde ağırlıklı olarak piliç ürünleri, sırasıyla kırmızı et ve hindi ürünlerine göre daha güçlü bir büyüme sergiledi. Yine Nielsen verilerine göre Türkiye şarküteri pazarı, 2023 yılının ilk altı aylık döneminde, bir önceki yılın ilk altı aylık dönemine göre yüzde 8,4 düzeyinde daralırken, hindi ürünleri bir nebze büyümeyle öne çıktı.
Bu koşullarda, hedeflerimiz doğrultusunda iç pazarda ve ihracat pazarlarımızda istikrarlı performansımızı tatminkar sonuçlarla sürdürüyoruz. Tüm ürün gruplarımızda memnuniyet verici sonuçlar elde ediyoruz ve bazı segmentlerde pazarın üzerinde büyüme kaydediyoruz.
Geleneksel şarküteri ürünlerinden kavurma pazarında, Nielsen verilerine göre 2023’ün ilk altı aylık döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 9 düzeyinde bir daralma olurken, biz aynı dönemde kavurma satışlarımızı artırdık. Lideri olduğumuz kavurma pazarında satışlarımız, 2023’ün ilk altı aylık döneminde, bir önceki yılın ilk altı aylık dönemine oranla yüzde 33 artış gösterdi.
Bu yıl, coğrafi tescilli Danet Afyon Sucuğumuzun, Güvenilir Ürün Platformu Feed the Future Ödülleri’nde, Coğrafi İşaretli Ürünler kategorisinde kazanmış olduğu Birincilik Ödülü’nün gurunu da yaşadık.
18 yıllık bir Kurban Bayramı geleneği olarak, eve teslim kurban satışı da gerçekleştiriyoruz. Bu yıl da Kurban Bayramı sofralarına konuk olduk.
2023 yılında yurtiçi ve yurtdışı pazarlarımızda başarılı bir performansın yanı sıra, büyüme ivmemizin artan bir şekilde sürmesi için önemli adımlar da attık. Yurtiçinde ve dışında önemli etkinliklere katıldık, 2024 yılında da başta Gulfood Dubai olmak üzere birçok uluslararası ve ulusal sektör buluşmasında yerimizi alacağız.
“20’ye yakın ülkeye ihracat gerçekleştiriyoruz”
Türkiye pazarındaki güçlü konumumuzun yanı sıra, 20’ye yakın ülkeye ihracat gerçekleştiriyoruz ve ihracatın işimizin içindeki payını yüzde 20 düzeyine çıkarma hedefiyle hareket ediyoruz.
Yavru Vatan’a ihracatımız, yaklaşık bir buçuk yıl önce HORECA kanalına yönelik ürünlerimizle başladı. Halihazırda modern satış kanalında güçlü bir ivmeyle büyüyoruz. Dilimli ürünlerimiz özellikle ilgi görüyor. Tüketicilerimizin bize olan ilgisi giderek artarken, bir yandan süpermarket kanalında dilimli ürün portföyümüzü genişletirken, bir yandan da ev dışı tüketimde büyüme ivmemizi artırmayı hedefliyoruz.
Gerek ülkemizde gerekse dünya genelinde tüketici tercihleri, en az ülkelerin ekonomik koşulları kadar tüketim üzerinde de etkili oluyor. Pandemi dönemi sonrasında sağlıklı koşullarda üretilmiş ambalajlı gıdalara yönelik talep belirli bir artış gösterdi ve bu trend devam ediyor. Bunun yanı sıra, sağlıklı yaşam ve beslenme tercihleri konusunda farkındalık giderek artıyor. Tüketicilerin yaşam tercihlerine ve hayat tarzlarına uyum sağlayabilen, besleyici ve fonksiyonel ürünler ve bunun yanı sıra sorumlu üretim ve sorumlu tüketim gibi konular öne çıkıyor.
Benzer şekilde, farklı tüketici beklenti ve tercihlerine yönelik yeni ürünlerimiz üzerinde Ar-Ge çalışmalarımızı da sürdürüyoruz.
Diğer taraftan tasarruflu ürünler konusu, sadece ekonomik açıdan değil, gıda israfının önlenmesi açısından da çok önemli. Uygun fiyatlı tadımlık dilimli ürünlerimiz, sofralara lezzet katarken aile bütçelerine de katkı yapıyor ve gıda israfını da önlüyor. Danet lezzetlerinden Dana Jambon, Dana Macar Salam, Dana Fıstıklı Salam, Hindi Salam, Hindi Füme ve Piliç Füme ürünlerimizi, 60 gramlık tadımlık dilimli paketlerde tüketicilerimize sunuyoruz. Ayrıca, Dana Füme Kaburga, Baton Sucuk, Çemenli ve Çemensiz Pastırma ürünlerimiz de pratik kullanımlı dilimli paketlerde sunuluyor.
Önümüzdeki dönemde fonksiyonel ürünleri, sporcular ve aktif yaşam tarzını benimseyenler için yağ oranı düşük, protein oranı yüksek ürünleri, çocuk kategorisi için özel ürünleri tüketicilerimizle buluşturmayı hedefliyoruz.
Tarıma dayalı gıda üretiminde faaliyet gösteren bir kuruluş olarak; doğru kaynaktan hammadde ile hijyenik ve sürdürülebilirliği önemseyen üretim teknolojileriyle, güvenilir, lezzetli, keyif veren ürünler sunmak azmimiz doğrultusunda sürdürülebilirlik, işimizin doğal tanımında var. Tüm faaliyetlerimizde, ekonominin yanı sıra çevreye, insana, topluma, hayata da değer katmayı önceliklendiriyoruz ve sürdürülebilirlik konusunda da sektörümüzün ve ülkemiz iş çevrelerinin öncü kurumlarından biri olmayı hedefliyoruz.
Bu doğrultuda, yetiştiricileri desteklemekten sürdürülebilir ürün ambalajlarımıza, sağlıklı yaşam trendine uygun ürünlerden, karbon salınımını azaltıcı verimlilik süreçlerine, birçok alanda yatırımlar planlıyor ve gerçekleştiriyoruz. Üretim tesisimizin hemen yanında kurulan su arıtma tesisimiz, bu alandaki güncel yatırımlarımıza bir örnek oluşturuyor.
Bunun yanı sıra üretim tesisimizde, güneş enerjisi kullanımına geçtik. Kullandığımız elektriği yüzde 100 oranında yenilenebilir güneş enerjisinden karşılama hedefi ile GES projemizi yaz sonu itibarı ile hayata geçirdik. Panellerimiz için güneş tarlası kurulumumuz tamamlandı ve enerji üretimine başladık. Fabrikamız çatısını da güneş panelleriyle kaplamak için planlamalarımız devam ediyor.
Öte yandan, karbon salımı ve su kullanımı ile ilgili çevresel ayak izimizi azaltmak adına, “Yenilikçi modifiye üretim” projemizi, Nevşehir Üniversitesi işbirliği ile başlatmış bulunuyoruz. Bir diğer üniversite işbirliğimiz ise, çocuk öncelikli ürünler projemizdir.
–2024 yılında da ekonominin iyice daralacağı ve zor günlerin devam edeceği ifade ediliyor. Bu görüşlerin ışığında, 2024 yılına nasıl bakıyorsunuz?
Küresel belirsizlikler ve çatışmalar çağında yaşıyoruz. Çevresel sorunlar, kısıtlı kaynaklar ve politik gerginlikler sadece Türkiye’de değil dünya genelinde de ekonomik iklimi sertleştiriyor.
Öte yandan biz, krizlere ve zorluklara dirençli, proaktif karakterli, hızlı uyum sağlayabilen bir milletiz. Değişime dayanıklılık kaslarımız güçlüdür.
Özellikle gıda alanında kendini hissettiren enflasyon ve parasal sıkılaşma politikaları, tüm dünyada kendini gösteriyor. Ulusal ekonomiler, kendi dinamikleri doğrultusunda küresel iklimden etkileniyor. Türkiye, ülkemizin gerçeklerine çok hakim ve duyarlı, istikrarlı ve güçlü iradeli bir kamu yönetiminin avantajına sahip. Zorluklar elbet mevcut, ama durumsallığın getirdiği zorlukları da milletçe paylaşmalı ve daha iyi yarınlar için üzerimize düşen sorumluluklarımızı yerine getirmeliyiz.
Türkiye gerçekçi ve tutarlı bir ekonomi yönetimi sergiliyor. Sıkılaşma döneminin ve enflasyon etkilerinin geçişi, kontrollü bir şekilde 1-2 yıllık bir vadeye yayılacak, ancak öte yandan “bu süreci, içerisindeki iyileşmelerin etkilerini hissederek yaşayacağız” diye düşünüyoruz.
Küresel belirsizliklerin ve çatışmaların böylesine belirleyici olduğu dönemlerde ekonomide salt büyüme performansına değil, hep birlikte güçlenmeye odaklanmalıyız görüşündeyim. Bu dönem için belki de büyük büyümeler hedeflemek doğru değil ama tüm paydaşların refahını, dünya kaynaklarının adil paylaşımını, toplumsal huzuru önceliklemek çok daha doğru amaçlar olacaktır. Makro ekonomik büyüme ve bunun aile bütçelerindeki iyileştirici etkileri biraz uzun bir zamana yayılabilir, ancak doğru adımlar, doğru ve kalıcı iyileştirmeyi getirecektir. Zor olacağı muhakkak, ancak umutsuz olmak için bir neden yok.
Ülkemizde tüm sektörlerimiz, katma değer odağının bilinciyle, ihracat, Ar-Ge ve dijitalleşme alanlarında yatırımlara hızla devam ediyor. Kamu yönetimi ve iş dünyamızda, ihracatımızı geliştirme doğrultusunda yoğun bir ortak çaba var. Bunlar bize nefes aldıracak, sağlam kalmamızı ve bu dönemi belki de daha da güçlenerek atlatmamızı sağlayacak irade ve yetkinlikler.
“Yapısal sorunların ortak çaba ile çözülebileceğine inanıyoruz”
Bu dönemde maliyetleri düşürmeye ve dışa bağımlılığı azaltmaya odaklanmak, gerek firmalar gerekse ülke refahı için özellikle önceliklendirilmeli. Hedefleri doğru olarak ortaya koymak, paylaşılan ve tabana yayılan fayda odaklı işbirlikleri ile güçlenmek önemli.
Biz de tüm operasyonlarımızı bu bakış açısıyla gözden geçiriyor, bu doğrultuda tedarikçilerimizi geliştirmek için de çalışıyoruz. Yapısal sorunların da ortak çaba ile çözülebileceğine inanıyoruz.
Sürdürülebilirliğin her boyutunda yatırımlarla verimliliğimizi ve dayanıklılığımızı artırıyoruz, katma değerli ihracat için Ar-Ge ve markalaşma yatırımlarına devam ediyoruz.
Tüketicilerimiz, bizlere en kaliteli etleri temin eden yetiştiriciler ve tüm iş ortaklarımız, çalışanlarımız yani tüm paydaşlarımız ve ülkemiz için paylaşılan değerler üreterek büyümeye devam edeceğiz.