Gıda 2000 Dergisi

Avrupa’nın tarım ülkesi: İspanya

İspanya’nın farklı bölgeleri farklı iklimlere sahip olmakla beraber ülkenin genelinde kara ve Akdeniz ikliminin hakim olduğunu söylemek mümkün. Ülkenin topraklarının % 34,9’u tarıma açık, % 22,7’si ise ormanlık alandır.

TC Madrid Büyükelçiliği Ticaret Müşavirliği 

Yüzölçümü olarak AB’nin en büyük 2. ülkesi konumundaki İspanya, Avrupa’nın güney batısında yer almaktadır. İspanya, Portekiz ile beraber paylaştığı İber Yarımadası’nın büyük bölümünü kaplamakta ayrıca, Akdeniz’deki Baler adaları, Atlantik Okyanusu’ndaki Kanarya adaları ile Kuzey Afrika’daki Ceuta ve Melilla ülkenin sınırları içerisinde yer almaktadır. İspanya’nın en uzun sınırı 1.214 km ile Portekiz ile olup, diğer sınır komşuları Andorra, Fransa, Cebelitarık ve Ceuta ve Melilla dolayısıyla da Fas’tır.

İspanya’nın farklı bölgeleri farklı iklimlere sahip olmakla beraber ülkenin genelinde kara ve Akdeniz ikliminin hakim olduğunu söylemek mümkündür. Ülkenin kuzey kıyıları genelde ılıman ve yıl boyunca yağışlı iken, Akdeniz kıyıları kışları ılıman, yazları ise sıcak ve kurudur. Yarımadanın içlerine doğru ise kışları soğuk, yazları ise oldukça sıcaktır. Ülkenin topraklarının % 34,9’u tarıma açık, % 22,7’si ise ormanlık alandır.

İsviçre’den sonra Avrupa’nın en dağlık bölgesi olan İspanya’nın yükseklik ortalaması 600 metredir. Pirene Sıradağları Avrupa kıtası ile sınır oluşturmakta ve 440 km boyunca ortalama yüksekliği 2.000 metre olarak devam etmektedir. Ülkenin en yüksek noktası kuzeyde Pireneler olurken, güneyde Sierra Nevada’dır. Batısı hariç çevresi dağlarla çevrili olan ve merkezinde bulunan bir sıradağla bölünen Meseta Platosu İspanya topraklarının beşte ikisini kaplamaktadır. İspanya’nın başlıca nehirleri, doğudan batıya doğru, Atlantik Okyanusu’na akmakta olup yalnızca Ebro Nehri, Akdeniz’e dökülmektedir. Bu nehirlerden sadece Guadalquivir üzerinde ulaşım yapılmakta ve buradan Sevilla’ya kadar ulaşılabilmektedir.

Coğrafi konumu itibariyle hem Avrupa ile hem de Güney Amerika ve Afrika ile oldukça kuvvetli bağları bulunmaktadır. Avrupa açısından bakıldığında İspanya, Afrika’ya yakınlığı sebebiyle bu kıtayla Avrupa’nın bağlantı noktası olurken, Atlantik Okyanusu tarafında ise Amerika kıtasına yakınlığı ile dikkat çekmektedir. Özellikle Güney Amerika ile olan tarihi koloniyel bağları ve aynı dili kullanıyor olmak da İspanya ya büyük avantaj sağlamaktadır.

Ekonomi

İspanya, konut sektörü ile başlayan ve inşaat sektörüyle derinleşen ekonomik krizle birlikte girdiği mali kriz ile baş başa kalmıştır. Mali ve ekonomik krizin yanında Avrupa Birliği’nin en yüksek işsizlik oranına da sahip olan İspanya’da mevcut durumdan çıkış için yollar aranmaktadır. Aslında, tarihsel olarak hep işsizlik problemi yaşayan İspanya 2000’li yılların başındaki ekonomik patlamayla birlikte 2005 yılında ilk defa Avrupa Birliği’nin ortalama işsizlik oranının altına düşmüştü. Ancak yukarıda da belirttiğimiz gibi son dönemde yaşanan ekonomik krizle birlikte Avrupa Birliği’nin en yüksek işsizlik oranına ulaştı.

Kriz döneminde GSYİH’daki düşüş çok yüksek oranlarda olmasa da 2009 yılında kamu açıkları GSYİH’nın % 10’nu aşarak alarm vermeye başlamıştır. Halihazırda, AB ortalamasının üstünde olmasa da hızla artan kamu açıkları endişe vermektedir. 2010 yılında sıkı para ve tasarruf politikalarını başarıyla uygulamış olmasına rağmen konut sektöründeki umutsuzluk ve bankacılık sektöründeki değer kayıpları devlet tahvillerine olan güveni ve ilgiyi de azaltmıştır. Bu durum, kamu borçlarının azaltılması açısından olumsuz karşılanmaktadır.

Bankacılık sektöründe büyük İspanyol bankalarının durumu sağlam görünmekle birlikte tasarruf bankaları (cajas) özellikle gayrimenkul kredi oranlarının yüksekliği sebebiyle sıkıntılı günler yaşamaktadır. Tasarruf bankalarının şüpheli kredi oranları % 10’u aşmıştır. Öte yandan hükümet mevcut riski aşmak için 2011 yılında tasarruf bankaları birleştirme operasyonlarına destek vererek riskleri azaltmaya çalışmıştır.

İspanya için mevcut ekonomik krizin gelişme sebeplerinden birisi de yüksek işgücü maliyetleriyle birlikte düşük verimlilik oranlarıdır. İşgücü piyasasının esnek olmaması verimlilik probleminin önemli etkenlerinden gösterilmektedir. Özellikle iş güvencesinin yoğun bir şekilde korunması ve işten çıkarmaların yüksek maliyetleri sebebiyle işverenler yeni eleman alımlarında da isteksiz davranmaktadır. İspanya’da işgücü genel olarak inşaat ve hizmet gibi emek yoğun sektörlerde yoğunlaşmıştır. Krizle birlikte özellikle bu sektörlerde işten çıkarmalar yoğunlaşmış, resesyonla birlikte bu durum dramatik olarak işgücü verimliliğini artırmıştır. Gerçekte, durgunluk dönemi işgücü piyasasını regüle etmeye başlamış ve verimliliğin artmasına sebebiyet vermiştir.

2009 yılındaki resesyondan sonra İspanya ekonomisi 2010 yılında ihracatla birlikte kendini toparlar gibi görünmüştür. İç talepteki yetersizliğe rağmen dış talebin katkısı ile GSYİH 2010 yılında 2009 yılı seviyesini korumuştur. Özellikle ihracat, ekonominin lokomotifi olmuş ve ödemeler dengesini de olumlu etkilemiştir. Ancak 2011 yılının başında özellikle petrol fiyatlarındaki artış ve yüksek finansman maliyetleri borçlanmaları tekrar yükseltmeye başlamıştır. 2011 yılının ikinci yarısında borç kriziyle birlikte tasarruf tedbirleri artmış, yıl sonunda yapılan seçimlerden sonra hükümeti kuran Mariano RAJOY, katı bir tasarruf politikası açıklamıştır.

Türkiye-İspanya ilişkileri

Türkiye ile İspanya arasındaki ticari ve ekonomik ilişkilerin yasal altyapısı tamamlanmış olup, Ticaret ve Ödeme Anlaşmaları 1951 yılında, Ekonomik ve Sınai İşbirliği Anlaşması 1992 yılında, Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşması 1995’te, Ekonomik ve Mali İşbirliği Mutabakat Zaptı 1998 yılında ve Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi Anlaşması 2002’de (5 Temmuz 2002, 18 Aralık 2003 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmış ve 1/1/2004 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiş) imzalanmıştır.

Türkiye-İspanya Uluslararası Karayolu Taşımacılığı Anlaşması 3 Mart 1998 tarihinde Madrid’de imzalanmıştır.

Türkiye-İspanya Karma Ekonomik Komisyonu I. Dönem Toplantısına hazırlık amacıyla 25-26 Eylül 1998 tarihlerinde Antalya’da bir Ortak Çalışma Grubu Toplantısı düzenlenmiş ve bu toplantı sonunda 26 Eylül 1998 tarihinde bir Mutabakat Zaptı imzalanmıştır. 26-28Ekim 1998 tarihlerinde Madrid’de düzenlenen Türkiye-İspanya Karma Ekonomik Komisyonu I. Dönem Toplantısı sonunda hazırlanan Mutabakat Zaptı ve Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelere İlişkin Konularda İşbirliği Mutabakat Zaptı 28 Ekim 1998 tarihinde imzalanmıştır. İki ülke arasında bu tarihten sonra herhangi bir KEK toplantısı yapılmamıştır. 1998 yılının Ocak ayında imzalanan ve 2002 yılının Temmuz ayına kadar geçerli olan İspanyol ve Türk Hükümetleri arasında ‘Ekonomik ve Mali İşbirliği Mutabakat Zaptı çerçevesinde İspanya tarafından Türk Hükümeti’ne, 400 milyon ABD doları projelerin finansmanına uygun koşullu kredi olarak, 10 milyon ABD doları ise projelerin fizibilite çalışmalarına hibe olarak verilmiştir. 2002 yılının Temmuz ayında kredinin kullanım süresi tamamlanmış ve bu çerçevede uygun koşullu FAD kredileri (Fondo de Ayuda al Desarrollo-Gelişmeye Yardım Fonu) Konya Atık Su Arıtma Tesisi İnşaatı, Foça Atık Su ve Deniz Deşarjı Tesisleri Projesi, GAP Bozova Sulama Sistemleri Ağı, Ankara İstanbul Demiryolu Hattı Rehabilitasyonu Projesi ve İzmir Aliağa Cumaovası Demiryolu Hattı Elektrifikasyonu Projeleri için kullanılmıştır. 2002 yılının Temmuz ayında kullanım süresi dolan kredi anlaşmasının devamı sayılabilecek yeni Ekonomik ve Mali İşbirliği Anlaşması 28 Temmuz 2004 tarihinde imzalanmıştır.

Türk-İspanyol İş Konseyi 1989 yılında kurulmuştur. Konseyin Türk tarafını Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK), İspanyol tarafını ise İspanya Dış Ticaret Enstitüsü (ICEX) ile İspanya İşverenler ve Sanayiciler Konfederasyonu (CEOE) oluşturmaktadır. İş Konseyi’nin Türk tarafı başkanlığını Dr. Zeynel Abidin Erdem, İspanyol tarafının başkanlığını Carlos Perez de Bricio Olariaga (CEPSA) yürütmektedir. İspanya Başbakanı Jose Luis Rodriguez Zapatero ve beraberindeki heyetin 12-13 Kasım 2006 tarihlerinde ülkemize gerçekleştirdiği resmi ziyaret vesilesiyle 13 Kasım 2006 tarihinde İstanbul’da DEİK / Türk-İspanyol İş Konseyi tarafından bir çalışma kahvaltısı düzenlenmiştir.

Söz konusu toplantıya İspanyol tarafından Başbakan Zapatero, Dışişleri Bakanı ve Sanayi, Turizm ve Ticaret Bakanı, milletvekilleri ve üst düzey bürokratların yanı sıra 23 işadamı, Türk tarafından ise Başbakan Erdoğan, Dışişleri Bakanı, Enerji Bakanı ve Sanayi ve Ticaret Bakanı, milletvekilleri ve üst düzey bürokratların yanı sıra 35 işadamı katılmıştır. İş Konseyi çerçevesinde Türk-İspanyol İş Forumu Sayın Başbakanımızın 13-16 Ocak 2008 tarihlerinde İspanya’yı ziyareti vesilesiyle 14 Ocak 2008 tarihinde Madrid’de toplanmıştır. Yaklaşık 100 Türk işadamının katıldığı toplantıda İspanyol tarafından katılımın sınırlı olduğu gözlenmiştir.

22 Şubat 2010 yılında Madrid’de gerçekleştirilen Türkiye İspanya 2. zirvesinde Devlet Bakanımız Zafer Çağlayan başkanlığındaki Türk heyeti ile İspanya Sanayi, Turizm ve Ticaret Bakanı Miguel Sebastian başkanlığındaki İspanya heyeti arasında ekonomik ve ticari konuların ele alındığı sektörel toplantı gerçekleştirilmiştir. Bu toplantıda demir çelik ürünlerimizin sertifikalandırılması, transit geçiş belgelerindeki kotaların arttırılması, işadamlarının vize sorunları gibi hususlar dile getirilmiştir.

13 Ekim 2011 tarihinde İspanya İşverenler ve Sanayiciler Konfederasyonu (CEOE) ve Türkiye Dış Ekonomik İlişkiler Kurumu (DEIK)’in düzenlediği Türkiye-İspanya Yatırım Zirvesi Konseyi,  Ekonomi Bakanımız Zafer Çağlayan’ın katılımıyla gerçekleştirilmiş, yine aynı akşam İspanya-Türkiye Sanayi ve Ticaret Odası’nın açılışı Sayın Bakanımızın katılımıyla gerçekleştirilmiştir.

İkili anlaşma ve protokoller

İspanya Turizm ve Ticaret Devlet Sekreteri Pedro Mejía, 28 Temmuz 2004 tarihinde ülkemize gerçekleştirdiği resmi ziyaret sırasında, İspanya ile Türkiye arasındaki ekonomik işbirliğini gözden geçirmek ve güçlendirmek amacıyla, Dış Ticaret, Hazine, Kültür ve Turizm Müsteşarları ile görüşmelerde bulunmuş ve iki Anlaşma imzalamıştır.

Bu anlaşmalardan ilki Hazine Müsteşarlığı ile imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti ile İspanya Krallığı arasında Ekonomik ve Mali İşbirliği Hususunda Mutabakat Zaptı” olmuştur. Bu Anlaşma, 1998 yılında iki ülke arasında imzalanan ve demiryolları, su arıtma ve sulama gibi sektörlerde pek çok altyapı projesinin hayata geçirilmesini sağlayan Anlaşmanın devamı niteliğindedir. Anlaşma çerçevesinde İspanyol Hükümeti’nin, iki Hükümet tarafından üzerinde mutabakata varılacak ve İspanyol firmaları tarafından gerçekleştirilecek olan Türkiye’deki kamu yatırım projelerini finanse etmeye yönelik, önümüzdeki iki yıl süresince geçerli olacak 300 milyon Euro’luk mali kolaylıklar sağlaması öngörülmektedir.

Bahse konu miktarın 265 milyon Eurosu ile kamu yatırım projeleri finanse edilecektir. Bu kredilerin yarısı geri ödeme süresi 11 yılı geri ödemesiz olmak üzere toplam 34 yıl ve yıllık faizi % 0,1 olan FAD kapsamındaki uygun koşullu kredilerdir. FAD kredileri, projelerde kullanılacak İspanyol menşeli yatırım malları ve hizmetlerinin finanse edilmesinde kullanılacaktır.

Buna ek olarak, söz konusu İspanyol yatırım malları ve hizmetlerinin azami % 15’ine tekabül eden miktarda olmak üzere, kredinin bir miktarı Türkiye’deki yerel harcamalar için kullanılabilecektir. Aynı şekilde, yine İspanyol yatırım malları ve hizmetlerinin azami % 15’ine tekabül eden miktarı kadar olmak üzere, üçüncü ülke menşeli yatırım malları ve hizmetler de finanse edilebilecektir. Anlaşmanın Türkiye’de uygulanmasından sorumlu olan kurum, TC Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı Dış Ekonomik İlişkiler Genel Müdürlüğü’dür. Anlaşma aynı zamanda, KOBİ’lerin İspanya’dan sermaye malları ithalatını finanse etmeye yönelik 30 milyon Euro tutarında bir kredi hattı açılmasını da içermektedir. Bu kredi hattı, her iki ülke Hükümetlerinin, Türk Bankaları aracılığıyla uygulanacak gerekli prosedürler üzerinde mutabakata varmasıyla yürürlüğe girecektir.

Söz konusu ziyaret sırasında imzalanan diğer bir anlaşma ise İspanyol Devlet Sekreteri ile TC Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Mustafa Isen’in birlikte imzaladıkları, Turizm Alanında İşbirliği Hususunda Mutabakat Zaptıdır.

Türkiye-İspanya Uluslararası Karayolu Taşımacılığı Anlaşması 3 Mart 1998 tarihinde Madrid’de imzalanmış olup, söz konusu Anlaşma çerçevesinde kurulan, Kara Ulaştırması Karma Komisyonu’nun son toplantıları, 26-27 Eylül 2006 tarihleri arasında Ankara’da ve Kasım 2007 tarihleri arasında Madrid’de gerçekleştirilmiştir.

Ticari ilişkiler

İkili ticaret: İspanya ile olan ikili ticaretimiz 2001 yılından itibaren sürekli gelişme göstermektedir. Ancak 2009 yılında ortaya çıkan küresel krizle birlikte dış ticaretimizde bir düşüş yaşanmış, 2010 yılında ise tekrar 2008 yılındaki seviyelerine yaklaşmaya başlamıştır. Öte yandan, dış ticaret dengesi 2009 yılına kadar genelde ülkemiz lehine iken 2009 yılından sonra dış ticaret dengesi İspanya lehine dönmüştür. Buradaki temel sebep İspanya’da derinleşen kriz ile birlikte iç piyasadaki durgunluk sonucu İspanyol firmaların ihracata daha fazla ağırlık vermesi, bu arada Türkiye’de ekonomik verilerin daha iyileşmesi ve düşük kur değerli Türk lirası politikası ile birlikte ithalatın hızlanması gösterilebilir.

Sektörler itibariyle dış ticaretin gelişimine bakıldığında, ithalatımızda en önemli kalemin yarı mamuller olduğu görülmektedir. Yine otomotiv sanayi ürünleri ve sermaye malları ithalatımızın önemli kalemlerini oluşturmaktadır.

İhracatımızın sektörler itibariyle incelenmesinde, ilk sırada tüketim mallarının yer aldığı görülmektedir. Özellikle tekstil ve konfeksiyon ürünlerinin başını çektiği tüketim mallarından sonra otomotiv sanayi ürünleri de ihracatımızın önemli bir kalemini oluşturmaktadır. Öte yandan, demir çelik ürünlerinden oluşan yarı mamuller, sermaye malları ve beyaz eşyanın başını çektiği dayanıklı tüketim malları da ihracatımızın önemli kalemleri olmakla birlikte ekonomik krizin inşaat sektörünü derinden vurması ve tüketim öncelikle beyaz eşya ve ev elektroniği tüketimindeki yüksek düşüş bu sektörlerdeki ihracatımızı olumsuz etkilemiştir.

İhracatımızın karşılaştırmalı değerlendirmesi

Ülkemizin mukayeseli olarak rekabetçiliği yüksek olan ürünler itibariyle İspanya’ya ihracat yapan diğer ülkeler incelenmiş ve aşağıdaki verilere ulaşılmıştır.

Sanayide kullanılan makineler: Bu gruba, karıştırıcı toplayıcı, ayırıcı, homojenize edici gibi tek fonksiyonlu makineler ile sanayi tipi dondurucu ekipmanları, klimalar, data toplayıcılar, baskı makineleri, pompalama makineleri, tam otomatik makineler vb. girmektedir. 2011 yılı itibariyle İspanya’nın toplam ithalatı 8,446 milyar Euro’dur.

Ülkemizin son yıllarda gittikçe güçlenen sektörlerinden sanayide kullanılan makineler ihracatının mukayeseli olarak İspanya’ya ihracatı düşük kalmıştır. İspanya’ya mal satan ülkeler ve bu ülkelerin ürünlerinin ülkemiz ürünleri ile kıyaslanmasından, özellikle Çin, Portekiz, Çek Cumhuriyeti, Tayland, Güney Afrika ve Macaristan gibi ülkelerin ürünleri ile ülkemiz ürünlerini rekabet edebileceği, bu ülkelerin İspanya’ya ihracat rakamları ile kıyaslandığında ülkemizin ihracatının düşük kaldığı söylenebilir.

Otomotiv aksam ve parçaları: İspanya’ya ihracatımızdaki önemli kalemlerden olan otomobil aksam ve parçaları, İspanya’nın ithalat rakamları ve diğer ülkelerin ihracatı ile kıyaslandığında çok daha fazla potansiyele sahiptir. Otomotiv aksam ve parça sektöründe, ülkemiz İspanya’ya ihracatında Almanya ve Fransa’dan sonra diğer tüm ülkelerle rekabet edebilecek potansiyele sahiptir.

Organik kimyasallar: Etilen, organik sülfür bileşenleri, nitrojen fonksiyonlu bileşenler, asetik asit, epoksi alkoller vb. Son yıllarda ülkemizde hızla gelişen ve ihracatımızda da önemli bir yer tutan organik kimyasalların İspanya’ya ihracatımızda önemli bir ürün gurubu olabileceği mütalaa edilmektedir. Üretim ve ihracat potansiyeli göz önüne alındığında ülkemizin bu ürün grubunda daha fazla bir ihracat imkanı bulabileceği düşünülmektedir.

Tüketici elektroniği (Beyaz eşya, kahverengi eşya): İspanya’nın özellikle ekonomik krizle birlikte bu sektördeki pazarı oldukça daralmıştır. 2007 yılında İspanya’nın bu sektördeki ithalatı 3,286 milyar Euro iken bu rakam 2011 yılında 1,900 milyon Euro olarak gerçekleşmiştir. Ancak, mevcut ekonomik krizin etkilerinin azalması ve önümüzdeki yıllarda krizin sona ermesiyle birlikte bu sektörde pazar büyümesi beklenmektedir. Her ne kadar 2012 yılında da sektördeki daralmanın devam edeceği tahmin edilmekteyse de bu döneminde özellikle markalı ürünlerle pazara girilmesi halinde önümüzdeki yıllarda daha kalıcı olunabilecektir. Öte yandan, daralan pazara rağmen İspanya’nın ithalatına baktığımızda mevcut yapısına göre de ciddi bir potansiyeli ülkemiz ürünleri açısından taşımaktadır.

Yine son yıllarda plastik ürünlerde ülkemiz önemli üretim ve satış gerçekleştirmekte, bu üretimin önemli bir kısmını iç piyasada kullanmakta, ancak ciddi bir ihracat potansiyeline de sahip bulunmaktadır.

İspanya’ya bu sektördeki ihracatımızı artırmak mümkün bulunmaktadır. Ürünlerimiz itibariyle Çin ve Polonya gibi ülkelerle çok rahat rekabet edebileceğimiz gibi fiyat ve kalite açısından diğer Avrupa ülkelerinin aldığı paydan daha fazlasını alabileceğimiz mütalaa edilmektedir.

Tekstil ve konfeksiyon: Ülkemizin en önemli ihracat sektörlerinden olan ve AB’nin 2. tedarikçisi olduğumuz tekstil ve konfeksiyonda İspanya’ya olan ihracatımız en önemli ihracat sektörümüzdür. 2011 yılı itibariyle de İspanya’ya tekstil ve konfeksiyon ithalatında ülkemiz Çin’in ardından 2. sırada yer almaktadır. Öte yandan, listeye bakıldığında, aslında ülkemize göre çok daha düşük miktarlarda ürün satan, artık üretimden bile çıkmak üzere olan İtalya ve Fransa gibi ülkelerin özellikle markalı ürün satarak ciddi ihracat rakamlarına ulaştıkları görülmektedir.

Bu çerçevede, ülkemizin de özellikle marka oluşturarak ya da satın alarak pazardan çok daha büyük paylar alabileceği mütalaa edilmektedir. Bunun kolay olmayan bir süreç olduğu bilinmekle birlikte ülkemizin üretim kalitesi ve gücünün yanında artık sermaye yapısının da markalı konfeksiyon ürünleri üretmek ya da marka  satın almak için elverişli olduğu düşünülmektedir. Bu sektördeki asıl katma değerin marka ve dağıtımdan elde edildiği gerçeğiyle, kendimize ait markalarla dağıtımını yapacağımız konfeksiyon ürünleri ile İspanya olan ihracatımızın çok daha fazla artacağı mütalaa edilmektedir. Markalı ürün oluşturmanın yanı sıra aşağıdaki tablodan ülkemizin mevcut yapısıyla da özellikle Çin ve Portekiz’in bu sektördeki payından daha fazla pay kapabileceği mütalaa edilmektedir.

Tüm bu hususlar çerçevesinde, ihracatın yapısı her ürünün yapısına göre farklılık göstermekle birlikte özellikle ürününün pazara sunuluşundaki etkin kanalların tespiti önemlidir. Yani ürüne göre toptancı mı perakendeci mi yoksa ithalatçı mı veya doğrudan tüketici mi bir ürünün satışındaki tercihte etkindir, bunun tespit edilmesi önemlidir. Bu etkinliğe bu öğelerden biri sahip  olabileceği gibi hepsi de sahip olabilir. Öte yandan, bu öğeler dışında başka etkenler de tercihlerde ön plana çıkabilmektedir. Ürün grupları itibariyle bu tespit yapıldıktan sonra, tercih kanallarının seçimlerini etkileyen faktörlerin incelenmesi gerekmektedir.

Fiyat, kalite, marka, dağıtım kolaylığı, nakliye biçimi, satış sonrası servis, yedek parça, ürün çeşitliliği vb. gibi faktörler bu tercihleri etkileyebilmektedir. Bu tespit de yapıldıktan sonra ülkemiz ürünlerinin konumunun belirlenmesi ve bu tercihlere göre yapılanması, bilahare pazarlamanın gerçekleşebilmesi için mevcut kanalların ve bağlantıların sağlanması gereklidir.

İspanya hububat sektörü

İspanya’da hububat üretimi, küresel kriz ve kuraklığın etkisiyle 2009 yılında yaşanan düşüşten sonra büyük ölçüde 2011 yılında iyileşme gösterdi.

Aşağıdaki tablonun incelenmesinden de görüleceği üzere, İspanya’da en çok üretilen hububat arpadır. Arpadan sonra buğday ve mısır gelmektedir.

İspanya hububat üretimi
Kaynak: Tarım Bakanlığı, 2007-2011 yıllarında İspanya hububat üretimi 1.000 Ton)
Tüketim

İspanya’da 1990’larda kişi başına hububat tüketimi 0,7 kiloyken, son yıllarda bu oran 1,5 kiloya yükselmiştir. Hububatın en çok Madrid Bölgesi’nde ve Güney İspanya’da tüketildiği görülmektedir. İspanya’daki hububat tüketim eğilimi son yıllarda artmış olmakla beraber, yine de kişi başına 2,7 kilo olan ortalama Avrupa hububat tüketiminden düşük seviyede bulunmaktadır.

İrlanda, İsveç ve Finlandiya’da hububat tüketimi Avrupa ortalamasının üstündedir.  Geleneksel olarak ekmek ve tahıl içeren ürünlerin tüketimi İspanya’daki tahıl tüketiminin esasını oluşturmakla birlikte, besicilikte  kullanılan hububat oranı da tüketimde önemli bir yer tutmaktadır.

Dağıtım

İspanya’da hububat sektöründe faaliyet gösteren belli başlı firmalar üretimin de yaklaşık % 50’sini ellerinde tutmaktadırlar. Bu firmalar: Ebro Foods, Grupo Herba (Ebro Foods tarafından satın alınmıştır), Grup Baucells Alimentacio S.L, Leycegra S.A, Antonio Caballero S.A, Nidera Agrocomercial S.A, AN Sociedad Cooperativa, Interpec Ibérica S.A, Arento Sociedad Cooperativa, Agroalimentación Mendoza Pérez S.L, Cerealista de Urroz Villa Sociedad Cooperativa.

Hububat sektöründe tedarik zinciri üreticiler, kooperatifler, hububat ambarları ve toptancılardan oluşmaktadır. Mamul ürünlerin % 36’sı büyük süpermarketler, % 28’i ise küçük ve orta boy işletmeler tarafından satışa sunulmaktadır.

Ticaret

Aşağıdaki tablonun incelenmesinden de görüleceği üzere İspanya’nın hububat ticaretinde Avrupa Birliği ülkeleri önde gelmektedir.

2010-2011 yıllarında genel hububat ticareti (1.000 Ton), Kaynak: Tarım Bakanlığı
İspanya pirinç piyasası

İspanya pirinç üretimi 2012 yılında bir önceki yılla kıyaslandığında ana üretim alanlarında yağmurların az olması nedeniyle % 22 düşüş göstererek 810.000 ton olarak gerçekleşmiştir. Toplam üretimin değeri 300 milyon euro tutarındadır ve İspanya tarım üretim değerinin % 73 ünü oluşturmaktadır.

İspanya’da başlıca pirinç üretim bölgeleri Andalusya, Katalunya, Extremadura, Valencia ve Aragon olarak sayılabilir. Ancak, Navarra, Murcia, Castille la Mancha, La Rioja ve Balear Adalarında da küçük üretim bölgeleri bulunmaktadır.

2011 yılında 122.282 hektar olan pirinç üretim alanı 2012 yılında %.2 oranında düşüş göstermiş ve 2012 hasat döneminde 115.896 hectar alan pirinç üretimine ayrılmıştır. İspanya da ortalama çeltik üretimi yaklaşık olarak 729.000 tondur. Üretimin yaklaşık % 60‘ı Andalusya ve Extremadura bölgelerinde gerçekleştirilmiştir. Ortalama üretim verimliliği 7,3 tn/hectar olmuştur. Üretilen pirincin % 60’ı Indica tipi pirinç olup tamamı Andaluzya ve Extremadura bölgelerinde üretilmiştir. Geri kalan % 35 çeşitli türlerde Japon pirinci olmuştur.

İspanya’da pirinç tüketimi
Dağıtım

Ürünün özelliğine bağlı olarak dağıtım kanalları değişmektedir. Genel olarak ana dağıtım kanalları küçük, orta ve büyük marketlerdir. Ticari catering işletmeleri ve restoranlar ihtiyaçlarını toptancılardan (% 63,5), cash and cary (% 15,7), süpermarketlerden (% 15) ve çok küçük bir kısmı direkt üreticiden (% 4,6) karşılamaktadır.

Bu sektördeki en önemli firma İspanyol pirinç piyasasını elinde bulunduran Ebro Foods firmasıdır. Bu sektördeki Dacsa ve Grupo Herba firmaları çok kısa bir süre once Ebro Foods firması tarafından satın alınmıştır. Bu sektördeki diğer önemli firmalar  Grup Baucells Alimentacio S.L, Leycegra S.A, Antonio Caballero S.A, Unio Corporativa Alimentaria ve Prodelesa olarak sayılabilir

Ticaret

İspanya net pirinç ihracatçısı bir ülkedir. Kendi üretimi ve üçüncü ülkelerden kabuklu olarak ithal ettiği ürünleri ihraç etmektedir.

İspanyol pirinç ihracatına ülkeler itibariyle baktığımız zaman özellikle Belçika, İngiltere, Fransa gibi  Avrupa ülkelerine yapılan ihracatın toplam ihracatın yarısını oluşturduğunu görüyoruz. Aynı zamanda Amerika’ya yapılan ihracatında önemli bir artış gösterdiği görülmektedir. Kuzey Afrika ve Orta Doğu ülkelerine yapılan ihracatta ise durgunluk yaşanmaktadır.

Toplam ithalat ihracatın altında olmakta birlikte ithalat geçen yıl itibariyle % 40 artış göstermiştir. Tayland ve Brezilya, İspanya’nın pirinç ithalatı yaptığı başlıca ülkelerdir. Arjantin ithalat yapılan üçüncü önemli ülkedir.

Exit mobile version