Genetik analizler, diyet listelerinin ve insanların ihtiyaç duydukları ekstra vitamin ve takviyelerin belirlenmesi için de yaygınlıkla kullanılıyor. Nutrigenomik disiplini olarak adlandırılan bu yeni çalışma alanı genler, beslenme ve sağlık arasındaki ilişkiyi inceliyor. Nesiller Genetik Hastalıkları Değerlendirme Merkezi Kurucusu, Genetik ve Farmakoloji Uzmanı Dr. Gülay Özgön, Nutrigenomik ile ilgili merak edilen soruları yanıtladı.
İnsanlığın temel ihtiyaçlarının başında gelen beslenme, dünyanın en önemli sorunlarından biri olarak görülüyor. Gerek yetersiz beslenen insan sayısındaki artış gerekse obezite oranlarındaki olağandışı yükseliş, bilim insanlarının bu alandaki çalışmalarına hız verdi. Birçok hastalığın teşhis ve tedavisinde başvurulan genetik analizler, beslenme alanındaki çalışmalarda da yerini aldı.
Beslenme genomiği, insan genomu, insan beslenmesi ve sağlık arasındaki ilişkiyi inceleyen Nutrigenomik disiplini ile ilgili çalışmalar dünya çapında yaygınlaştı.
Nesiller Genetik Hastalıkları Değerlendirme Merkezi Kurucusu, Genetik ve Farmakoloji Uzmanı Dr. Gülay Özgön, Nutrigenomik ile ilgili bilgi paylaşırken, hiçbir sağlıklı yaşam danışmanlığının, genetik kodlardan bağımsız verilemeyeceğine vurgu yaptı.
Genetik yapımız her adımda belirleyici
Dr. Gülay Özgön, wellness dediğimiz sağlıklı yaşam biliminin kendi genetik kodumuzu bilme esasına dayandığını belirterek “Genetik kodumuzu nasıl daha iyi bir hale getirebiliriz ve daha sağlıklı, uzun ömürlü nasıl yaşayabiliriz sorularının yanıtları genetik analizlerin sonuçlarıyla bağlantılı. Hiçbir sağlıklı yaşam danışmanlığı, kişilerin genetik kodları analiz edilmeden verilmemelidir. Bu noktada ‘kişiselleştirilmiş tıp’ ezberlerimizi bozmaya devam ediyor” dedi.
800 milyon kişi obezite ile mücadele ediyor
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünya genelinde yaklaşık 800 milyon kişi obezite ile mücadele ediyor. 2025 yılına dek dünya çapında her beş kişiden birinin obeziteye yakalanacağı tahmin ediliyor. Daha da önemlisi, önümüzdeki 10 yıl içerisinde obezite ile mücadele eden çocuk sayısının yüzde 60 artarak 2030’a kadar 250 milyona ulaşması bekleniyor.
Dr. Gülay Özgön, obezitenin sürdürülebilir yaşamın en büyük tehdidi olduğuna dikkat çekti. Özgön, “Obezite ile mücadelenin başarıyla sonuçlanması, disiplinler arası iş birliği ile mümkün. Kan değerleri, insanların beslenme ihtiyaçları ile ilgili belirli verileri verir, daha ötesi için ise gen yapılarının ayrıntılı analizi gerekir. Nutrigenomik temelli diyet planlarında, genetik yapı analizleri yapılarak, kişisel beslenme ve sağlık ihtiyaçları, kronik hastalıkları önlemeye yardımcı olan diyet önerileri oluşturulur” ifadelerini kullandı.
Aynı sepette şampuan ve vitamin ne kadar doğru?
Dr. Gülay Özgön, OTC (reçetesiz satılan ilaç) talebinin, insanların vitamin ve takviyeler konusundaki kulaktan dolma bilgilerle giderek arttığına dikkat çekti. Özgön, “Kozmetik ihtiyaçlarımızı karşıladığımız mağazalarda, aynı sepete, aseton, şampuan ve Omega 3 atar durumdayız. Oysa insanların ihtiyaç duyduğu vitamin ve takviyeler; var olan DNA yapısının üstüne konacak artılardır ve bu karar ezbere verilemez. Hem vitamin takviye pazarı genişliyor, hem de sağlık sorunları yeni bir pandemi ciddiyetinde artıyor. Her insanın farklı bir koda sahip olduğu ve beslenme planlarının herkes için aynı olamayacağı ortada” şeklinde konuştu.