Ağaçları Batı Afrika kökenli olan palm yağı, uzun zamandır yemeklik yağ olarak kabul ediliyor. Palm ağacı, 1800’lerin sonlarında İngilizler tarafından Malezya’ya tanıtıldı.
Palmiye ağacı birbirinden oldukça farklı iki yağ üretir. Palm yağı mezokarp olarak adlandırılan palm meyvesinden gelir. Tıpkı zeytinde olduğu gibi, palm meyveleri de içlerindeki değerli yağın çıkarılması için preslenir. Palm ağacından üretilen bir diğer yağ ise palm meyvesinin çekirdeğinden üretilen yağdır ve palm çekirdeği yağı (Palm Kernel Oil) olarak adlandırılır.
Palm yağı bitkisel bir yağdır ve daha spesifik olarak ise bir meyve yağıdır. Bu nedenle de, tıpkı diğer bitkisel yağlar gibi kolesterol içermez. Ayrıca palm yağı, doymuş ve doymamış yağ asitlerini neredeyse eşit oranda içermesi bakımından oldukça benzersiz bir kimyasal profile sahiptir.
Diğer tropikal yağlarda % 90 oranını bulabilen doymamış yağ asidi miktarı, palm yağında sadece % 50 oranındadır. Bu bileşim sayesinde, klinik araştırmalar palm yağının “kişilerin kandaki kolesterol seviyesine nötr etkili” olma eğiliminde olduğunu göstermiştir.
Ham palm yağı güçlü bir karotenoid içerir
Palm yağı, meyve ve sebzelerde bulunan organik pigmentler olan karotenoidler bakımından oldukça zengindir. Karotenoidler bakımından zengin besinlerle beslenen kişilerin daha sağlıklı ve kronik hastalıklara karşı daha dirençli olduğu belgelenmiştir.
Özellikle rafine edilmemiş palm yağı (kırmızı-turuncu renginde) güçlü bir karotenoid kaynağıdır. Havuçtan 15, domatesten ise 30 kat daha fazla karotenoid içerir. Kırmızı palm yağı olarak adlandırılır ve raflarda bu yağı fark etmek renginden dolayı oldukça kolaydır.
Ham palm yağının benzersiz işlenme yöntemi, rafine edildiğinde dahi yüksek miktarda E vitamini formlarının korunmasını sağlar. Özellikle E vitamini ailesinin bir üyesi ve oldukça güçlü bir antioksidan olan tokotrionellerin zengin bir kaynağıdır. Bu antioksidanlar, kandaki kolesterol seviyesini düşürme, atar damar duvarlarında plak oluşumunu önleme, meme kanseri hücrelerinin büyüme ve yayılmasının önüne geçme gibi bir dizi önemli özelliğe sahiptir.
Hidrojenizasyon işlemi gerektirmiyor
Palm yağının benzersiz doğal yarı katı-yarı sıvı bileşimi sayesinde katı yağ elde etmek için uygulanan hidrojenizasyon işlemi gerektirmez, bu da palm yağının trans yağ asidi içermemesinin sebebidir.
Palm yağı, bilimsel olarak kanıtlanmış sağlık özelliklerinin yanı sıra, kızartma ve pişirme için de mükemmeldir. Isıya ve oksidasyona dayanabilir, mükemmel bir stabiliteye sahiptir ve hem tek başına kullanılabilmesini hem de diğer yağlarla karıştırılarak kullanılabilmesini sağlayan nötr bir tadı vardır. Nispeten düşük maliyeti nedeniyle, palm yağı bugün dünyada en yaygın kullanılan kızartma yağıdır.
Palm ağaçları tropikal ağaçlar olması sebebiyle, ağırlıklı olarak tropikal bölgedeki ülkelerde yetiştiriliyor ve bu da Malezya’yı palm ağaçları yetiştirmede oldukça uygun hale getiriyor. Palm ağacı, 1800’lerin sonlarında İngilizler tarafından Malezya’ya tanıtıldı. Malezya’nın bu yıldız ürünü, şimdi ülkeyi palm yağı üretimi ve ihracatında dünya liderleri arasına getirdi.
Türkiye, dünyanın en büyük palm yağı alıcılarından birisidir. Türkiye 2020 yılında toplamda 819.000 ton palm yağı ithal etmiştir. Malezya Hükümeti ile Türkiye Hükümeti arasında imzalanan serbest ticaret antlaşması ile Malezya’da ithal edilen palm yağına uygulanan gümrük vergisi oranı % 31.2’den % 21.8’e indirilmiştir.
Bu indirimle birlikte Malezya palm yağının Türkiye piyasasındaki payı % 80 çıkmıştır. Palm yağı kullanım olarak çok yönlü bir yağ olması nedeniyle birçok sektörde kullanılmaktadır. Bu sektörler pastacılık, bisküvi-çikolata, endüstriyel kızartmalık yağ ve kozmetik sektörü olarak sıralanabilir.