Ege İhracatçı Birlikleri, 2021 yılında ihracatını yüzde 26 artırarak 16 milyar 325 milyon dolarlık ihracata imza attı. 12 ihracatçı birliğinin 11 tanesi 2020 yılına göre ihracatını artırırken, bir tane Birlik ise geçen seneki performansının gerisinde kaldı.
Ege İhracatçı Birlikleri, 2021 yılı ihracat performansı değerlendirme toplantısında “İhracat Türk ekonomisinin tek tutunduğu dal. 2021 yılındaki başarıyı 2022 yılının da sürdürmek, 2022 yılının da “Altın Yıl” olması için biz ihracatçılar üzerimize düşeni yapmaya hazırız” mesajını verdi.
Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, “Türkiye’nin 225 milyar dolar ihracat yaparak, Orta Vadeli Ekonomik Programdaki 2023 hedefini geride bıraktığı 2021 yılında; Ege Bölgesi’nin ihracatı yüzde 29’luk artışla 28 milyar 158 milyon dolara çıktı. Ege Bölgesi’nde bu ihracata 10 binin üzerinde firmamız katkı sağladı. EİB’den ihracat yapan firma sayımız 2021 yılında 6 bin 644’e çıktı. Ege İhracatçı Birlikleri’ne 2021 yılında bin 489 yeni üye kazandık” diye konuştu.
EİB sürdürülebilir ihracat için çalışıyor
211 ülke ve gümrüklü bölgeye ihracat yapıldığını anlatan Eskinazi, Almanya, ABD ve İngiltere en çok ihracat yapılan ilk üç ülke olduğundan bahsederek, 2021 yılını ihracatta altın yıl olarak özetledi.
“İhracatımızın, sürdürülebilir kaynaklardan sağlanması için arka planda büyük bir efor harcıyoruz. Kurumsal sürdürülebilirlikten, sektörel saha çalışmalarına, insan kaynağının sürdürülebilirliğinden, firmaların Sürdürülebilirlik Ur-Ge projeleriyle desteklenmesine kadar birçok süreci yönetiyoruz.
Firmalarımızın ‘Sürdürülebilirlik’ ile ilgili projeleri öne almaları artık bir zorunluluk. Finans sektörü kaynaklarını sürdürülebilir projeler gerçekleştiren firmalara kullandırma kararı almış durumda. Şirketlerimiz sürdürülebilirlik temalı çalışmadıkları takdirde finansmana erişimde de tıkanıklıklar yaşayacaklar.”
McKinsey Aralık 2021 raporu: Avrupalı şirketler, Türkiye’yi tercih ediyor
2022 yılında hammadde fiyatlarında düşüş beklentisi olduğunu ancak, navlun fiyatlarında pandemi öncesine dönüş olmayacağına değinen Eskinazi, hammadde fiyatlarının yanı sıra navlun fiyatlarında da artışlar yaşandığını ve tedarik tarafında önemli sorunlara neden olduğunu açıkladı.
“Ancak ülkemiz bu durumdan avantajlı bir konum elde etti. Uzak coğrafyalardan yapılan ticaret olumsuz etkilenirken, tedarikte yaşanan sıkıntılar ve gecikmeler yakın coğrafyadan tedarike yönelimi artırdı. Özellikle ana pazarımız Avrupa Birliği’nin yakın coğrafyadan alımı tercih etmesi sayesinde 2021 yılında siparişlerimizde önemli artışlar yaşandı.
McKinsey’nin Aralık 2021 raporunda; Avrupalı şirketler arasında, yakından tedarike olan ilginin, Türkiye’ye doğru güçlü bir kayma ile kendini göstermekte olduğu belirtiliyor. Türkiye’nin konjonktürü, ekonomik koşullar buna müsaade ederse, bu eğilim 2022’de de devam edecek.”
“İhracat Türk ekonomisinin tek tutunduğu dal”
Eskinazi, “Pandeminin seyri de ihracatımız açısından başka bir bilinmez olarak karşımızda duruyor. Türk ihracatçısının finansmana erişimindeki engeller ortadan kaldırılmalıdır. Merkez Bankası’nın Reeskont Kredilerindeki tıkanıklığı gidermesi gerekiyor.
İhracat Türk ekonomisinin tek tutunduğu dal. 2021 yılındaki başarıyı 2022 yılının da sürdürmek, 2022 yılının da “Altın Yıl” olması için biz ihracatçılar üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Bunun için döviz-faiz-enflasyon üçlüsünün bize köstek olmaması gerekiyor. Türk ekonomisinin önündeki en büyük problemin yüksek enflasyon olduğunu vurgulamamız gerekiyor. Enflasyonu düşüremediğimiz takdirde, döviz ve faizde de istikrar sağlayamayız” dedi.
“İstikrarlı kur, yabancı sermaye, yüksek teknolojili yatırım”
Jak Eskinazi, “Enflasyonu düşürmenin, döviz ve faizde istikrara kavuşmanın yolu yabancı sermaye gelişini artırmaktan geçiyor. Ülkemize yabancı sermayenin gelişini hızlandıracak zemini hazırlamakta Hükümetimizin görevi. Hükümetin uygulamaya koyduğu ekonomik modelin başarılı olması hepimizin ortak dileği.
Yaklaşık üç aydır Türkiye’nin gündeminde yer alan döviz kurlarındaki aşırı dalgalanma, bugün kontrol altına alınmış gibi gözükse de, dolar kuru 18 TL seviyesine geldiği zaman piyasada oluşan fiyatlar yerinde duruyor. Milim gerileme olmadı. İhracatçılarımızın fiyat tutturabilmesi için fiyatların güncel kura göre aşağı çekilmesi gerekiyor. Türk ihracatçıları olarak önümüzdeki süreçte yüksek teknolojili yatırımlara odaklanmak istiyoruz. Bunun için ekosistemin uygun olması gerekiyor” diye konuştu.
“Devlet destekleri güncellenmeli”
Ege İhracatçı Birlikleri olarak, 2022 yılında odaklanacakları bir diğer gündemlerinin ise Ege İhracatçı Birlikleri bünyesinde Yenilenebilir Enerji Ekipmanları İhracatçıları Birliği kurulması olacağını anlatan Eskinazi sözlerine şöyle devam etti:
“İhracatçılarımıza Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonundan sağlanan destek için 2021 yılında ayrılan 4,126 milyar TL’den Kasım sonu itibariyle sadece % 40’ı kullanıldı. 2020 yılının aynı dönemine göre Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu (DFİF)’ten firmalarımıza aktarılan destek % 37 oranında azaldı.
Pandemi sebebiyle fiziksel fuarların yapılamaması, kısıtlamalar sebebiyle pazara giriş faaliyetlerinin yapılamaması bu desteğin kullanımının azalmasındaki ana faktör. Burada yapılması gereken, destekleri günümüz şartlarına uyarlayıp firmalarımızın bu desteklerden azami oranda faydalanmasını sağlamak.”
Donanım ve yazılım desteği talebi
Eskinazi, “Örneğin, 2008/2 sayılı Tebliğ kapsamında Tasarım ve Ürün Geliştirme Projesi desteklenen firmalarımız için; kısıtlamalar sebebiyle gerçekleştirilemeyen yurtdışı seyahatlere ilişkin ayrılan toplam destek tutarının üçte birine düşürülmesini, bunun yerine, firmalarımızın sanal showroom ve sanal kumaş kütüphanesi kurmalarına yönelik donanım ve yazılım desteği verilmesini talep ettik. Bununla ilgili Bakanlıktan olumlu dönüş bekliyoruz” dedi.
“Yeşil Mutabakat Türkiye için büyük bir şans”
Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Birol Celep, 2021 yılı itibariyle toplam kuru meyve ihracatının yüzde 12,6 oranında artış kaydederek yaklaşık 1,6 milyar dolar olarak gerçekleştiğini açıkladı.
“2022 yılında ihracatımızı 250 milyar dolara taşıyacaksak finansmana da aynı ölçüde ulaşmak zorundayız. Süreç öngörülemediği için sektörlerimiz maliyet hesabı yapamıyor. Birinci önceliğimiz üreticiden nihai tüketiciye kadar olan bütün taraflarca güven tesis etmek. AB Yeşil Mutabakatı, dünya için bir risk olarak algılansa da bu Türkiye için büyük bir şans. AB fonları, Dünya Bankası’nın vermiş olduğu ciddi destekler var.
Sağlıklı gıdaya talepteki artış, 2022 yılında da devam edecek. Üç yıldır Turquality projelerine ağırlık veriyoruz. Pazarlama ve değer yaratma zinciri aşamasında kurumsal kimlik algısını öne çıkarmamız gerek” diye konuştu.
“2022’de de Türk demir çelik sektöründe yaşanan olumlu hava devam edecek”
2021 yılı toplamına bakıldığında iştigal alanında yer alan çelik sektörünün Türkiye’ye en fazla ihracat geliri sağlayan 3’üncü, aynı zamanda ihracatını en yüksek oranda artıran sektör olduğunu anlatan Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği Başkanı Yalçın Ertan şöyle devam etti:
“Birliğimiz ihracat rakamlarına baktığımızda da EİB çatısı altında yer alan 12 birlik arasında bu yıl da en fazla birinci konumumuzu koruduk. İzmir, Türkiye’nin en önemli ihracat kapılarından biri. Ve en önemlisi ihracat Türkiye’de bir yaşam biçimi haline geldi. Demir çelik sanayisinin yüzde 80’den fazlasını hammadde ve enerji oluşturmakta. Türkiye yeraltı kaynakları, hammadde ve enerji açısından zengin bir ülke değil, bu da maalesef bizi yurtdışına bağımlı kılıyor.
O yüzden dövizdeki yükseliş maliyetlerimizi ciddi anlamda artırıyor, fiyatlamamız ve karlılığımızı etkiliyor; maliyetlerin arttığı bir ortamda öngörülebilirlik de azalmakta. Bu bağlamda sektörümüzü zor bir yıl bekliyor gibi görünse de bu yıl oldukça fazla yeni yatırım oldu. Sektörümüz 80’li yıllardan beri Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu Serbest Ticaret Anlaşması kapsamında devletten destek almayarak sıfırdan var olan ve kendini geliştirerek bugünlere gelen bir sektör.
Bu yıl da demir çeliğe olan talebin geri gelmesi ile olumlu yönde etkilendi; bu sebeple 2022’de de Türk demir çelik sektöründe yaşanan olumlu havanın önümüzdeki sene de devam edeceğini öngörüyoruz.”
“2021 yılı başarılı performansımızın arkasında tasarıma yaptığımız yatırım var”
Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Sertbaş, hazır giyim sektörünün geleneksel olarak Türkiye’nin en fazla dış ticaret fazlası veren sektörlerinden biri olduğunu pandeminin etkisinin hissedilmeye devam edildiği 2021 yılında başarılı bir performans gösterdiğini anlattı.
“1 milyar 489 milyon dolar ihracatla yıl sonu hedefimize ulaştık. İhracat hedefimize ulaşmamızda tasarıma yaptığımız yatırımın payı büyük. Türkiye’nin en katma değerli ihracat yapan sektörleri arasındayız. 2021 yılında karşı karşıya kaldığımız majör sorunlar hammadde fiyatlarındaki artış, tedarik zinciri kesintileri ve artan navlun fiyatları oldu. Özellikle pamuk fiyatlarında son 10 yılın en yüksek fiyatlarını gördük.
Maliyetlerimiz açısından oldukça olumsuz durumlarla karşılaştık. 2021 yılına her ne kadar belirsizliklerle başlasak da, sektörümüzün sağlam altyapısı ihracat rakamlarımızın yükselmesine büyük katkı sağladı.”
“Yakından tedarik Türkiye’yi öne çıkardı”
Sertbaş, “Sektörümüze bir diğer katkı, Avrupa Birliği başta olmak üzere birçok alıcının pandeminin yarattığı belirsizlik ve riskler nedeniyle yakın coğrafyadan tedarike yönelmesinden geldi. Bu eğilimin 2022’de de devam edeceğini düşünüyorum. Bu olumlu durumların yansımasını hazır giyim sanayi kapasite kullanım oranlarına baktığımızda da görüyoruz. 2021 Ocak ayı hazır giyim kapasite kullanın oranı yüzde 69 iken, Ekim ayında bu oranın yüzde 82,7’ye yani pandemi öncesi yıl olan 2019 seviyesine geldiğini görüyoruz. 2022 yılında da sektörümüzün özellikle Avrupa’dan gelen siparişlerin artmasıyla kapasite kullanım oranlarının daha da artacak” dedi.
“Biz dünyanın istediği şekilde üretirsek, müşterinin beklentisine göre hareket edersek alıcı bizde kalır”
2022’den umutlu olduklarını ve 1 milyar 600 milyon dolar ihracat rakamına ulaşacaklarını söyleyen Burak Sertbaş, “Kredi erişimi yüzde 30-35’de rekabetçi bir kredi değil, ihracatta karlılığın düşük olduğu düşünülürse kurlardaki dengesizlik bizi etkiliyor. Stabil kur enflasyona uygun kur bekliyoruz. Fiyatlamalarımız tutmuyor. Kendimizi sağlama alıp fiyat veriyoruz. Dünya agresif fiyat istiyor. Ülkeyi enflasyondan en az etkileyecek marka, iyi marka olacak.
Amacımız bir önceki seneyi yakalamak değil daha da ileri gitmek. Bizim pazara yakınlık avantajımız var. Alıcılar fiyat nedeniyle Uzakdoğu’yu tercih ediyordu. Biz dünyanın istediği şekilde üretirsek, müşterinin beklentisine göre hareket edersek alıcı bizde kalır” diye konuştu.
“Ülkemiz tarım ürünleri çeşitliliği bakımından benzersiz bir ülke”
Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, “2020 yılında Birliğimizin tarihinde çok önemli bir rekora imza attık. 2021 yılında da bu başarının sürdürülebilirliğini sağladık ve Birlik olarak rekorumuzu tazeledik. Birliğimizin, 2021 yılında 2020’ye göre; yüzde 14’lük bir artış ile toplam 1 milyar 182 milyon dolar ihracat gerçekleştirdiğini görüyoruz.
Ülkemiz tarım ürünleri çeşitliliği bakımından benzersiz bir ülke konumuna sahiptir. Bir başka büyük şansımız da ülkemizde üretilen birçok ürünün işlenmek suretiyle değerlendirilmesine müsait son derece modern tesislere sahip olmamızdır.
Özellikle Pandemi sonrasında katma değer yaratmaya yönelik yatırımların hız kazandı. 2022 yılında Birliğimizin, toplam ihracatını artırarak rekorlarına yenisini eklemesini hedefliyoruz. Hedeflerimizi sürdürülebilirlik ilkemize göre belirliyor ve sürdürülebilir bir ihracat için çalışıyoruz” dedi.
Mobilya sektörü 4 yılda yüzde 130 artış gösterdi
Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Cahit Doğan Yağcı, “Mobilya sektörü 4 yılda yüzde 130 artış gösterdi. 2002 yılında Türkiye geneli mobilya ihracatı 200 milyon dolardan 4,5 milyar dolara yükseldi. Bizim konumumuz, en büyük rakibimiz Çin’e karşı çok büyük bir avantaj. Bunu iyi değerlendirmeliyiz. Çin’in Avrupa ülkelerine Kuzey Afrika ülkelerine ihracatı navlun açısından külfetler getiriyor, bizim avantajımız bu.
Son 2 yıldır Avrupa’da mobilya fuarı yapılamadı. Geçen sene Mart ayında Modeko Fuarı’nı yaptığımızda çok fazla yabancı alıcı geldi. Bu ciddi bir avantaj. Birbirimizi fiyat olarak kırmayalım. Ülkemizde bu sıkıntı var. Birlikte hareket etmeliyiz. Katma değerde daha yüksek rakamlara ancak böyle gidebiliriz. Pandemi döneminde alternatif yokken bizim fuarımıza geldiler, bu avantajı lehimize çevirmeliyiz” dedi.
Yağcı, “Mobilya sektörünün önü son derece açık, cari fazla veren bir sektör. Mobilya kağıt orman ürünlerinde 30 artışımız var. Kağıt mamullerinde yüzde 21, orman ürünlerinde yüzde 19 gelişim var. Orman ürünleri pandemi döneminde sağlıklı ürünler olarak gündeme geldi, ciddi bir talep patlaması oldu. En büyük üreticimiz Denizli’de Tarım ve Orman Bakanlığı ile yeni kekik üretim sahaları açıyoruz. Kekik yağı veya defne yağı katma değerli diğer ürünlerimiz. Tasarım yarışmalarımızla katma değerimizi artırdığımız için, Tasarım Merkezi kurulması konusunda çalışmalar yapıyoruz. Dünyada mobilyada en büyük 8’inci ihracatçıyız ilk 5’e girmek istiyoruz” diye konuştu.