Plastik hurda ithalatının yasaklanmasının geri dönüşüm sektörünün sonu anlamına geleceğini belirten Plastik Sanayicileri Federasyonu (PLASFED) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Karadeniz: “Yurtiçinde en yoğun olarak işlenen plastik hurdası olan polietilen hurdasının ithalatının yasaklanması yıllardır kamunun teşvikleri ile yapılan yatırımların atıl hale gelmesine neden olur” dedi.
Ülkemizde gerçekleşen plastik hammadde üretiminin ihtiyacın ancak % 15’ini karşılayabildiğinin altını çizen Ömer Karadeniz, “Yakın zamanda plastik fiyatlarında küresel olarak yaşanan dalgalanmanın hammaddede arz güvenliğini sağlamış olan ülkelerin sanayilerini çok daha az etkilediğini yaşayarak tecrübe ettik. Ülkemizde ne yazık ki hammadde üretimimiz istenilen seviyede değil, bu sebeple arz şoklarına daha açık hale geliyoruz. İşte bu noktada plastik sektörü açısından geri dönüşümün önemi bir kere daha ortaya çıkıyor.
Zira plastik geri dönüşüm sanayimizin ürettiği ikincil hammadde, fiyatlar üzerinde bir çıpa vazifesi görerek sektörümüzün dış şoklara daha dirençli olmasını sağlamaktadır. Ayrıca işletmelerimiz ikincil hammadde sayesinde maliyetlerini düşürmekte ve ihracat pazarlarında rekabet güçlerini artırmaktadır” dedi.
“Sektörde çarklar duruyor”
Atık ithalatının fiilen yasaklanması ile birlikte plastik geri dönüşüm sektöründe çarkların durma noktasına geldiğini söyleyen Ömer Karadeniz, “Tesisler mevcut stokları ile üretimi kısa bir süre daha devam ettirebilse dahi bu işletmelerde çalışan 35.000’in üzerindeki personel işsizlik tehdidi ile karşı karşıya. Kamu otoritelerimizin bu düzenlemeleri yaparken gözden kaçırmış olabilecekleri önemli bir husus, sektörün kapasitesinin Türkiye’de geri dönüşüme uygun olarak toplanan plastik atık miktarını 3’e katlamış olmasıdır.
Yani mevcut ithalat yasakları ile sektörün % 80-85 bandında olan kapasite kullanım oranı kaçınılmaz olarak % 30 bandına gerileyecek ve en nihayetinde birçok tesis ya yurtdışına taşınacak ya da kapısına kilit vuracaktır. Ülkemiz kaynaklarının heba edilmemesi adına düzenlemenin tekrar gözden geçirilmesi gerekmektedir” dedi.
“Daha sıkı denetimlerle çözüme ulaşılmalı”
Öte yandan, politika belirlenirken salt ekonomik gerekçelerle hareket edilemeyeceğini de belirten Karadeniz: “Basına yansıyan çevre sorunları hepimizi derinden üzmekte olup bu görüntülerin mutlak suretle önüne geçilmelidir. Lakin burada doğru yöntemin koca bir sektörü ve bu sektör içinde işini layığıyla yaparak ülkemize katma değer katan işletmeleri, yasaları çiğneyen az sayıda kişi ile aynı kefeye koyup toptan bir yasaklamaya gitmek olmadığı da aşikardır. Doğru yöntem etkin bir denetim sistemi ile yasaların dışına çıkan işletmelerin belirlenmesi ve cezalandırılması, atık ithalatı yapabilmek için belirli makine ve ekipman kriterleri belirlenmesi ve tüm sorunların çözümü için paydaşlarla ortak hareket edilmesidir” dedi.
“Tüm ürünlerde enflasyona sebep olabilir”
Otomotiv, beyaz eşya, ambalaj, tarım, elektrik-elektronik ve inşaat başta olmak üzere 30’dan fazla sektöre ara girdi sağlayan ve bu yapısı sebebiyle en stratejik sektörlerden olan plastik sanayinin son dönemde artan girdi maliyetlerini fiyatlara yansıtmamak adına büyük çaba sarf ettiğini dile getiren Ömer Karadeniz, “Atık ithalat yasaklarına bağlı olarak geri dönüşüm sanayimiz durur ve girdi maliyetlerimiz daha da artarsa sanayicilerimizin fiyat artırmama yönündeki dirençleri kırılabilir. Hayatımızın her alanında yer aldığı için plastiğin ne kadar kritik bir önemi olduğunu unutabiliyoruz ama elimize aldığımız her ürünün maliyetini düşürmede plastiğin önemli bir payı olduğunu da hatırlamak gerekiyor.
Ortalama bir araçta 200 kg plastik kullanılıyor ve bu gerek üretim maliyetinde gerekse yakıt sarfiyatında önemli avantajlar sağlıyor. Bu yönüyle bakıldığında yalnızca plastik geri dönüşüm sanayisini ilgilendiriyormuş gibi görülen bu yasal düzenlemelerin adeta bir domino etkisi ile önce plastik sektörünü ve oradan da plastik sektörünün ara girdi sağladığı tüm sektörleri etkileyeceğini göz önünde bulundurmak gerekiyor” dedi.