Sürdürülebilir çay tarımının temelini oluşturan toprak sağlığının korunması amacıyla TEMA Vakfı ve Doğuş Çay işbirliği ile 2016 yılında Rize’de başlatılan “Her Dem Toprak İçin” projesi 3’üncü etap çalışmaları ile devam ediyor.
Sürdürülebilir çay tarımı için örnek bahçeler aracılığıyla doğru tarımsal uygulamaların üreticilere gösterilmesini ve bu uygulamaların yaygınlaştırılmasını hedefleyen “Her Dem Toprak İçin” projesinde 3’üncü etap çalışmaları başlatıldı. TEMA Vakfı ve Doğuş Çay işbirliği ile 2016 yılından bu yana dünyanın sayılı çay üretim merkezlerinden Rize’de yürütülen projenin yeni döneminde uygulama alanı genişletildi.
Çay topraklarındaki asitleşme sorunu hakkında sosyal paydaşlara yönelik farkındalık çalışmalarıyla başlayan ve 5 yıldır başarı ile devam eden proje sayesinde hayata geçirilen örnek bahçelerde yüzde 38 verim artışı sağlandı.
“Bu başarılı noktadan oldukça memnunuz”
2016 yılında başlatılan “Her Dem Toprak İçin” projesinde bugüne kadar elde edilen kazanımlara değinen TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç; “Çay, Türkiye ve özellikle Doğu Karadeniz Bölgemiz için çok büyük bir öneme sahip bir tarımsal varlık.
Çayın geleceği ise, çayın yetiştirildiği toprakların ve çay tarımına bağlı yaşamın sürdürülebilirliğinden geçiyor. Ne yazık ki son 50 yılda başta yoğun kimyasal gübre kullanımı sebebiyle çay topraklarının sağlığı büyük oranda bozulmuş durumda. Bölgedeki toprakların yaklaşık yüzde 86’sı yoğun kimyasal gübre kullanımı sebebiyle kuvvetli veya çok kuvvetli seviyede asidik hale geldi. Bu da toprağın, çay tarımına uygun olmadığı anlamını taşıyor.
Biz de Doğuş Çay işbirliğiyle 2016’da Rize’de başlattığımız bu projede, ilk iki fazda öncelikle çay topraklarındaki asitleşme sorunu konusunda farkındalık yarattık. Doğru tarımsal uygulamalar ile toprakların nasıl ıslah edileceğinin bölge üreticilerine gösterilmesine ağırlık verdik. Bu kapsamda 2016 yılından bugüne kadar yaklaşık 12 bin kişiye eğitimlerle ulaştık. Rize İli’nin farklı vadilerini temsilen seçilen 6 uygulama bahçesinde (toprak örneğine dayalı tarım kireci, çay atığı kompostu, organik gübreleme, budama ve çapalama gibi) örnek uygulama çalışmaları yürüttük.
Örnek uygulama bahçelerinde çay atığından kompost yaparak toprağa geri kazandırdık. Özellikle çay fabrikalarında üretim sonrası ortaya çıkan çay atıklarının kompost haline getirilerek tekrar çay bahçelerinin gübre ihtiyacının karşılanmasında kullanılması çok önemli. Yürütülen çalışmalarla başlangıçta çok kuvvetli asit (ph 4,14) karakterde olan uygulama bahçelerini, çay tarımı için de uygun olan orta derece asit (pH 5,51) seviyelerine getirdik.
Tabii ki toprak sağlığının iyileşmesi ürün verimine de yansıdı ve tüm bu uygulamalar sonucunda bahçelerde 3 yıl gibi kısa bir sürede ortalama yüzde 38 oranında verim artışı sağladık” diyerek projede gelinen bu başarılı noktadan oldukça memnun olduklarını ifade etti.
“Her Dem Toprak İçin” projesi uygulama alanını genişleterek Trabzon ve Artvin’e uzanıyor
Projenin 3’üncü etap çalışmaları hakkında bilgi veren Deniz Ataç; “İlk iki fazda elde edilen başarılı sonuçların mutlaka bölge bahçelerine yaygınlaştırılması gerektiği düşüncesiyle işbirliğimizi 2022 yılına kadar uzatma kararı aldık.
Projede 3’üncü etap çalışmalarımızı başlattık. Yeni dönemde 6 bahçe olan örnek uygulama bahçe sayımızı yüzde 50 artırarak 9’a çıkardık. 2021 yılına dek Rize’de yürüttüğümüz çalışmalarımızı, çay tarımının yapıldığı Trabzon ve Artvin illerini de kapsayacak şekilde genişlettik.
Yeni dönemde sahibi kadın üretici olan bir bahçeyi de örnek uygulama bahçesi olarak projeye dâhil ettik. Bu bahçede kadınlara yönelik bahçe günü etkinlikleri düzenleyeceğiz. Beraberinde, uygulamaları daha çok üreticiye yaygınlaştırmak için, eğitim çalışmalarımıza; üretici, çay eksperi ve gelecekte çay tarımına hizmet edeceğine inandığımız, bölgede tarımsal mesleki eğitim gören üniversite öğrencileri ile devam edeceğiz. Şimdiye dek toprak analizleri ile toprakların yapısındaki iyileşmeyi izlemiştik. Projenin bu yeni döneminde toprak analizlerine ilave olarak, uygulamaların çayın kalitesine olan etkisini de ölçümlemek üzere yaprak analizleri de yapacağız” dedi.
“Türk çayı, sürdürülebilir tarım olanaklarıyla önemli bir ihracat unsuru haline gelebilir”
Doğuş Çay’ın Doğu Karadeniz’den, çayın ana vatanı Rize’den çıkmış bir marka olduğuna dikkat çeken Doğuş Çay Yönetim Kurulu Üyesi Harika Karakan Batallı, “Çay bizim hem işimiz hem tutkumuz. Bu tutku bölgedeki çay tarımının sürdürülebilirliği konusunda elimizi taşın altına koymamızı sağladı.
Çay, Türkiye ekonomisinde, tarımında ve bölge insanının yaşamında çok önemli bir yere sahip. Türkiye, dünyada çay tüketiminde birinci, üretiminde ise beşinci sırada. Türkiye’de sudan sonra en fazla tüketilen tek içecek çay. Türkiye’de üretilen çayın diğer ülkelerde üretilen çaylara göre çok önemli bir üstünlüğü var. Türk çayı, tarlada kar altında kalarak yetişen tek çay. Bu haliyle de lezzet açısından önemli bir avantaja sahip. Coğrafi ve iklimsel olarak sahip olduğumuz bu avantajı, doğru tarım uygulamaları ile önemli bir rekabet avantajına dönüştürebiliriz” dedi.
“Üretimin yaklaşık 40 bin tonunu biz karşılıyoruz”
Türkiye’de üretilen çayın, sürdürülebilir tarım olanaklarıyla önemli bir ihracat unsuru haline gelebileceğine vurgu yapan Harika Karakan Batallı: “Bugüne gelecek olursak, mevcut durumda çay, Doğu Karadeniz bölge insanı ve ekonomisi için adeta yaşamsal önem taşıyor. Türkiye’de toplam siyah çay üretimi miktarı 285 bin ton. Doğuş Çay olarak bu üretimin yaklaşık 40 bin tonunu biz karşılıyoruz.
Türkiye’de üreticilerden toplam yaş çay alım miktarı 1.445.180 ton. Bunun yüzde 52’si devlet, yüzde 48’i ise özel sektör tarafından gerçekleştiriliyor. Doğuş Çay ise özel sektörde yüzde 23’lük bir oranla 160 bin ton yaş çay alımı ile üreticilerini destekliyor. Üçü dünyanın en büyük çay fabrikaları arasında yer almak üzere; Rize’de beş adet yaş çay işleme, Ordu’da ise bir adet çay paketleme tesisimiz bulunuyor. Bu tesisler yıllık 50 bin ton üretim kapasitesine sahip.
Genel merkezimizle birlikte, fabrikalarımızda 4 bin kişiyi istihdam ediyoruz. Çay, bizim işimizin merkezinde. Çay tarımının etkin ve verimli şekilde yapılması, toprağın sağlıklı bir şekilde işlenmesi sadece bizim gibi çay üreticileri için değil, ülke ekonomisinin geleceğini düşünen herkes için bir öncelik olmalı. Buradaki kritik nokta çay üretiminde toprağın sürdürülebilir yönetimi” diye konuştu.
“Türkiye’de tüm kişi ve kuruluşlarda farkındalık yaratmak istiyoruz”
Doğu Karadeniz’de çayın bölge insanına katkısının devamını sağlama ve sağlıklı topraklarda çay tarımı yapma amacıyla 2016 yılında TEMA Vakfı ile birlikte çay tarımı için toprak sağlığına yönelik ‘Her Dem Toprak İçin’ projesine başladıklarını söyleyen Harika Karakan Batallı, “Rize’nin doğal zenginliği ve en önemli geçim kaynağı olan çayın en iyi şartlarda yetiştirilmesi, aynı lezzet ve kalitede üretilebilmesi için bilinçlenmek, sürdürülebilir tarımın önemini anlamak artık zorunlu hale gelmişti.
Doğduğumuz topraklarda çayın ilelebet yetişmesi hem hayalimiz hem de sorumluluğumuzdur. Bu proje, Doğuş Çay olarak bölgeye duyduğumuz hassasiyetin de bir yansıması. Beş yıldır süren projemizin merkezinde çay üreticileri yer aldı. Biz bu üreticilerin her birini birer ‘mikro aile işletmesi’ olarak tanımlıyoruz. Proje süresince, üreticilere özel olarak kurgulanan bir eğitim programı uygulandı. Yaptığımız işe inanıyoruz ve bu noktada hem ülkemize hem de ülkemizin insanlarına fayda sağlayabilmek için var gücümüzle çalışıyoruz.
“Yatırımlarımız hep tarım sektörüne yapıyoruz”
Amonyum sülfat kullanımının yasaklanması gibi devlet tarafından alınan kararlar da toprağa ve tarıma sahip çıkma konusunda bize büyük destek oluyor. Biz Doğuş Çay ailesi olarak, yatırımlarımız hep tarım sektörüne yapıyoruz. Yılda 70 bin çiftçiden 15 bin ton mısır, 50 bin ton patates, 50 bin ton domates, 975 bin ton şekerpancarı ve 160 bin ton çay alımı yaparak Anadolu’nun dört bir yanında konumlanan 10 adet fabrikamızda üretimi gerçekleştirip dünyaya satıyoruz.
Toprağa olan saygımızı her şeyden değerli görüyoruz; çünkü toprak bizim ana hammaddemiz. Gelecek nesillerin de bu bilinç ile yetişmesi, doğru ve iyi tarım uygulamalarından geçiyor.
TEMA Vakfı ile projemizin temel amacı, Türkiye’de tarım ile uğraşan uğraşmayan tüm kişi ve kuruluşlarda farkındalık yaratmak, onlara ilham olabilmek. Bunu başarabilmek benim ve Doğuş Çay ailesi için çok büyük bir mutluluk. Bunun için var gücümüzle çalışıyoruz” dedi.