Sektörün öncü isimlerinin buluştuğu “Sürdürülebilir Tarım ve Gıda Konferansı”nda tarım ve gıda sektörünün geleceği masaya yatırıldı. İGSAŞ Genel Müdürü Turan Tok, İGSAŞ’ın sürdürülebilir tarım politikalarının belirlenmesinde oynadığı öncü rolü anlattı.
Fortune Türkiye’nin ev sahipliğini yaptığı Sürdürülebilir Tarım ve Gıda Konferansı 3 Mart’ta Mövenpick Otel’de gerçekleştirildi. “Sürdürülebilir Tarım ve Gıda Endüstrisi’nin kalkınmaya katkısı” konulu konferans ile sektörün geleceği tartışıldı. Makro politikalar, pazarlama ve değer zinciri perspektifinden konunun uzmanları ve profesyonelleri bir araya geldi.
Fortune Türkiye Yayın Direktörü Cüneyt Toros’un moderatörlüğünde Türkiye’nin Kalkınmasında Sürdürülebilir Tarım ve Gıda Endüstrisi oturumunda; TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve OECD/BIAC Gıda ve Tarım Komitesi Başkanı Metin Akman, İGSAŞ Genel Müdürü Turan Tok ve Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Ersin Taranoğlu yer aldı.
Sürdürülebilir Tarım politikalarının ülke ekonomisine katkısını anlatan İGSAŞ Genel Müdürü Turan Tok, ‘’Dünyamızı etkileyen faktörlerin başında, doğal kaynakların kısıtlı olması geliyor. Bu nedenle de toprak, enerji ve su kaynakları başta olmak üzere, doğal kaynakları korunması gerekiyor. Sürdürülebilir tarımın amacı öncelikle çevre ve doğayı korumak. Aynı zamanda su, gübre ve enerji gibi mevcut girdileri minimum kullanmalı, birim alandan hem maksimum verim hem de kaliteli ürün elde etmek hedeflenmeli’’ dedi.
“Yüzlerce çiftçiyle buluştuk”
Türkiye Sürdürülebilir Kalkınma Derneği’nin bir üyesi ve Yıldızlar Yatırım Holding çatısı altındaki İGSAŞ’ın sürdürülebilir tarım politikalarının belirlenmesinde öncü bir rol oynama vizyonuyla yola devam ettiğini belirten Tok, tarım uygulamalarını doğru uygulayıp anlatırken çiftçileri bilinçlendirmeyi hedeflediklerini anlatıyor. Tok, “’Bu konuda ne yaptık?’ sorusuna ise, ‘köy köy gezdik’ diyebilirim. ‘Tarladan Sofraya’ adını verdiğimiz proje kapsamında, Türkiye’de belirlediğimiz tüm köylere ve 550 sahada faaliyetini sürdüren bayimizi ziyaret ettik. Bu köylerde öğretim üyelerinin de desteğini alarak çiftçilerimizle ‘Kahve toplantıları’ gerçekleştirdik” diyor.
Tok projenin detaylarını ise şöyle anlatıyor: “Bu köy toplantılarında çiftçilerin, öğretim üyelerinden daha çok, önder çiftçileri dinlediklerini ve onların metotlarını bire bir uyguladıklarını gördük. Bunun üzerine bu kişileri sözlerle ve vaatlerle ikna etmek yerine, yapılan uygulamaları izlemelerinin faydalı olacağı görüşünden yola çıktık. Bunun için 10 ana bölgede, 4 farklı ürün belirledik ve bu önder çiftçilerimizden tarlalarının çok küçük bir kısmını, sadece 50 dönümünün tarafımızdan ekilmesini talep ettik. Ortaya çıkan sonuçlar ise gerçekten çok etkileyiciydi. Nasıl başardık? Öncelikle önder çiftçilerimiz asla ekimden önce toprak analizi yapmıyordu. Biz bu analizleri gerçekleştirdik; azotundan fosforuna topraktaki tüm bileşenler hakkında bilgi sahibi olduk. Bu analizler sonucunda Konya Üniversitesi ile işbirliği yaptık ve Doç. Doktor Mehmet Zengin danışmanlığında reçeteler hazırladık. Bu reçeteler önem taşıyordu; çünkü toprağın kimliğine göre ne kadar suya ihtiyacı var, ilacı ne kadar kullanmamız gerekiyor, hangi tohum kullanılacak ne kadar gübreye ihtiyacımız var, sorularının da cevabı ortaya çıktı. Bu uygulamayla doğru gübreleme ile verimin ne kadar artırılabileceğini de ortaya koymuş olduk.”
“Sürdürülebilir tarım ile başarıya ulaşabiliriz”
Doğal kaynakların hızla tükeneceğini ve 2050 yılında dünya nüfusuna yeterli olmayacağını hatırlatan Turan Tok şöyle devam ediyor: “Sürdürülebilir tarım ile amaç çevre ve doğayı korumaktır. Doğal kaynaklarımızın temelini oluşturan toprağın verimli kullanılması için detaylı toprak haritaları çıkarılmalıdır. Sulanabilir arazilerin artırılması toprak kullanıcılarının bilinçlendirilmesi ve erozyonun önlenmesi gerekiyor” dedi.
Türkiye’de 1990 yılında tarım alanlarının büyüklüğünün 27 milyon 856 bin hektar olmasına karşılık, 2015 yılında ise bu rakamın yüzde 14 oranında azalarak 23 milyon 949 bin hektara gerilediğinin altını çizen Tok, 1990 yılında 18 milyon 868 bin hektar olan ekili alanların ise yüzde 16,58 oranında azalarak 15 milyon 738 bin hektara düştüğüne dikkat çekiyor. Tok şunları söylüyor: “Tarım istihdamına baktığımızda da benzer bir durum söz konusu. 2002 yılında nüfusun yaklaşık yüzde 35’i tarımda çalışırken, bugün bu oran yüzde 22’ye düşmüştür. Tüm bu rakamlar, bize ekilebilir tarım alanlarımızda ciddi bir azalma olduğunu ve bu süreçten de çiftçilerimizin ve ülkemizin ancak ‘sürdürülebilir tarım’ metotlarıyla başarıya ulaşılabileceğini göstermektedir.”