Suda çözünmeyen bir protein olan glüten, buğday, arpa ve çavdar gibi çeşitli tahılların içinde bulunuyor. Özellikle paketli gıdaların işlenmesinde ve lezzetlendirilmesinde sıkça kullanılıyor. Glüten, hassasiyeti olan kişilerde çok ciddi sağlık sorunlarına yol açabilirken bazen daha hafif belirtiler de gösterebiliyor. Genetik ve nadir hastalıklar tanı merkezi, glüten hakkında merak edilen soruları yanıtlamak için Ankara’da bir seminer düzenledi.
Son yıllarda glüten ile ilişkili hastalıklar için yapılan farkındalık çalışmaları erken tanı, teşhis ve tedaviyi kolaylaştırıyor. Genetik hastalıklarla ilgili farkındalık yaratmayı amaçlayan Genetik ve Nadir Hastalıklar Tanı ve Araştırma Merkezi İntergen tarafından düzenlenen Glütene Bağlı Hastalıklar ve Genetik Tanı Semineri’nde Prof. Dr. Serdar Ceylaner ve Doç. Dr. Gülay Ceylaner katılımcıların sorularını yanıtlayarak glüten hakkında merak edilenleri açıkladı. Doç. Dr. Gülay Ceylaner, “Glüten hassasiyeti büyük oranda genetik yatkınlıkla ilişkilidir. Bu konuda farkındalık da çok önemlidir. Ancak bu konu öyle bir noktaya gelmiştir ki glüten hassasiyeti olmayan, sağlık sorunu olmayan insanlar da glüteni hayatlarından çıkarmaya başlamıştır” dedi.
İntergen Genetik ve Nadir Hastalıklar Tanı ve Araştırma Merkezi’nin 25. yılına özel olarak her ay farklı hastalıklarla ilgili seminer düzenlemeyi planladıklarını belirten Doç. Dr. Gülay Ceylaner, “Çeyrek asrı geride bırakmanın gurur ve mutluluğunu yaşıyoruz. Bu özel yılı bilgi ve farkındalıklarla taçlandırmak istedik. Her ay düzenleyeceğimiz seminerlerimizin ilkini “Glüten tehdit midir? başlığı altında Ankara’daki merkezimizde gerçekleştirdik. Düzenlediğimiz seminerimizde büyük oranda genetik yatkınlıkla ilişkili olan bu hastalık grubu için glüten hassasiyetinin belirtileri nelerdir, ne zaman kesilmelidir, şüphelenenler neler yapmalıdır, diğer hastalıklarla ilişkisi nedir gibi çok sayıda soruyu yanıtlayıp doğru noktalarda farkındalık yaratmayı amaçladık” ifadelerini kullandı.
“Birden fazla sorunu olan ve bir türlü düzelmeyenler hekime başvurmalı”
“Glüten hassasiyetinin en ciddi formu çölyak hastalığıdır” diyen İntergen Kurucu Hekimi Doç. Dr. Gülay Ceylaner, “Çölyak hastalığı genellikle çocukluk çağında başlar. Bağırsak rahatsızlıkları, vitamin emilimlerindeki azalma, gelişim geriliği, cilt problemleri, yürüme zorluğu gibi belirgin belirtileri vardır. Çölyak dışı glüten hassasiyetine ise tanı konulması daha zordur. 20’li yaşlar sonrası ve daha silik belirtilerle karşımıza çıkabilir.
Glüten ile ilişkili hastalıkların sonucunda sadece bağırsak şikayetleri, migren veya cilt bulguları olabilir. Bazı kadınlarda ise gebelik kayıplarına kadar giden bulgulara yol açabilir. Eklem ve kas ağrıları, takı alerjileri olan, sürekli kendisini yorgun hisseden, gebe kalamayan veya gebelik kayıpları yaşayan, ciltte sedef, vitiligo gibi lezyonları olan, tedaviye rağmen uzun süre şikayetleri devam eden herkesin bir sağlık kuruluşuna danışmasını öneriyoruz” şeklinde konuştu.
“Genetik testlerle tanı tedavinin etkinliğine yardımcı olur”
Glütenle ilişkili hastalıkların, bağışıklık sisteminin aşırı tepki vermesi sonucu ortaya çıktığını anlatan İntergen Kurucu Hekimi Doç. Dr. Gülay Ceylaner, “Hastalarda serolojik testler ve bağırsak biyopsileri negatif çıkabilir. Bu durumda şikayeti olan kişilerde genetik tanı önemli. Özellikle ailesinde glüten hassasiyeti olan kişilerin daha dikkatli olmasında fayda var. Şüphelenilen her hastadan detaylı bilgilerin alınması ve gerekli görünen hastalara da genetik testler yapılması gerekir. Genetik testler, kişinin glüten hassasiyetini belirlemeye, erken teşhise ve böylece tedavinin daha fazla etki etmesine yardımcı olur” şeklinde konuştu.
“Glüten hassasiyetinde uygulanan diyete harfiyen uyulmalıdır”
Glüten hassasiyeti yaşayan kişilerin, diyetlerine birebir uymaları gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Gülay Ceylaner, konuyla ilgili şu bilgileri aktardı:
“Glüten hassasiyetinde uygulanacak diyetlerde buğday unu ile yapılmış yiyecekler yenmemeli. Paketli hazır gıdaların da yemeden önce mutlaka içeriğine bakılmalı. Kesme şekerden, diş macununa hatta şampuanlara kadar kullanılan ürünler glüten içerebiliyor. Çölyakla Yaşam Derneği, glütensiz ürünlerle ilgili detaylı bilgileri internet sitelerinden paylaşıyor. Süt ve süt ürünleri, meyve, sebze, et, balık, nohut, mercimek, fasulye gibi gıdaların mutlaka diyette bulunması gerekiyor.”
Glütene karşı herhangi bir hassasiyeti olmayan sağlıklı kişilerin ise glütensiz beslenmesinin doğru olmadığını belirten Ceylaner normal ve dengeli beslenmenin önemini vurguladı.