Havaların iyice soğuduğu ve gribal hastalıkların yaygın olarak görüldüğü bugünlerde pek çok kişi kış çaylarına sarılıyor. Hem içimizi ısıtması hem de bağışıklık sistemimizi güçlendireceği düşüncesiyle sıkça tüketilen kış çaylarına yönelik tarifler ve tavsiyeler gerek internette gerekse sosyal medyada adeta havada uçuşuyor. Ancak dikkat! “İçerisinde meyve, baharatlar, bitkiler ve doğal tatlandırıcılar var; ne zararı olabilir ki?” denilerek gerek içeriğine gerekse ölçüsüne dikkat edilmeden tüketilen masum görünümlü bu karışımlar bilinçsiz tüketildiğinde sağlığa faydalı olmak yerine ciddi zararlara yol açabiliyor.
Acıbadem Dr. Şinasi Can (Kadıköy) Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Tuba Sungur, “Kış çayları dikkatli tüketilmezse faydadan çok zarar verebilir. Özellikle diyabet, hipertansiyon gibi kronik hastalığı olanlar bu çayları tüketmeden önce mutlaka içeriğini öğrenip doktoruna danışmalıdır. Çünkü içeriğindeki bitkiler kullanılan ilaçlarla etkileşime girebilir ve hastalığın şiddetini artırabilir. Ayrıca mide sorunlarından diyabete, böbrekten karaciğere çok ciddi tehlikelere neden olabilir. Çocuklarda 6. aydan önce kesinlikle bitki çayı verilmemelidir. 6. aydan sonra papatya, ıhlamur, nane çayı ve 4-10 yaş arasındaki çocuklara kafeinsiz bitki çayları mutlaka doktoruna danışarak, aşırıya kaçmadan verilebilir” diyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı Tuba Sungur, en çok tüketilen 7 kış çayını sıraladı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.
Kekik çayı
Üst solunum yolu enfeksiyonlarında akla gelen çaylardan olan kekik çayının çoğunlukla bilinmeyen özelliği ise tansiyon düşürmesidir. Düşük tansiyonlu kişilerde kan basıncını daha da düşürmesi nedeniyle önerilmemektedir.
Kekik çayı, hipertansiyon (yüksek tansiyon) hastalarının kullandığı tansiyon düşürücü ilaçların da etkinliğini artırarak hayati risk oluşturmaktadır. Bu nedenle yüksek tansiyonu olan kişilerin kekik çayını hiç tüketmemesi veya tüketmeden önde mutlaka doktorlarına danışarak tüketmeleri gerekmektedir.
Kuşburnu çayı
Kış çaylarının olmazsa olmazı kuşburnu, içeriğindeki C vitamini sayesinde bağışıklık sistemini korur ve güçlendirir. Soğuk algınlığı ve gribal enfeksiyonlara karşı vücudun direncini artırır. Ancak gün içerisinde yaklaşık iki fincandan fazla tüketimi deride kaşıntı gibi alerjik reaksiyonlara neden olabilir. Bu bitki çayı ağızda ve sindirim sisteminde tahrişe yol açabilir.
Yüksek C vitamini içerdiği için aşırı tüketiminde böbrek taşı oluşumu riskini artırabilir. Ayrıca kan sulandırıcı ilaçlarla etkileşime girebileceği için kan sulandırıcı ilaç kullanan kişiler mutlaka doktoruna danışmalıdır.
Adaçayı
Boğaz enfeksiyonuna çok iyi gelir. Solunum yollarını rahatlatan ve öksürüğe iyi gelen adaçayı bazı ilaçlarla etkileşime girme potansiyeline sahiptir.
Özellikle kan sulandırıcı ilaçlar, diyabet ilaçları ve antidepresan ilaç kullanan kişiler doktoruna danışmadan kesinlikle tüketmemelidir. Hamileler rahim kaslarını uyarıcı etkisinden dolayı adaçayı tüketmemelidir.
Zerdeçal çayı
Beslenme ve Diyet Uzmanı Tuba Sungur “Gerek arkadaş çevresinde gerekse internette ve sosyal medyada bitki çayları ile ilgili pek çok tarif paylaşılıyor. Ancak bu çaylar fazla tüketildiğinde ya da ilaçlarla etkileşime girdiğinde sağlığa ciddi zararlar verebiliyor. Örneğin; zerdeçal, içerdiği curcumin sayesinde antioksidan ve anti-inflamatuar (iltihap giderici) etkiler göstererek fayda sağlasa da; safra salgısını artıracağından safra taşı, safra kanalı tıkanıklığı veya karaciğer rahatsızlığı olanlar kesinlikle tüketmemelidir. Kan sulandırıcı, diyabet, reflü ilaçları kullananların da zerdeçal tüketmeden önce mutlaka uzmana danışması önerilir” diyor.
Zencefil çayı
Soğuk algınlığı semptomlarını, öksürüğü azaltır ve boğaz ağrısına iyi gelir. Mide bulantısına, sindirim sorunlarına iyi gelir. Ancak tıpkı zerdeçal gibi zencefil de safra salgısını artırdığı için safra kesesi ile ilgili rahatsızlığı olanların uzman kontrolünde tüketmesi önemlidir.
İlaçlar ile etkileşim riski yüksek olduğu için ilaç kullananların mutlaka uzmana danışması gerekmektedir.
Ihlamur çayı
Ihlamur vücuttaki iltihaplanmayı önlemeye yardımcı olan antioksidanlar içerir. Soğuk algınlığı semptomlarını azaltır. Ağrı ve krampları hafifletmeye destek olur. Ihlamur tüketirken dikkat edilmesi gereken en önemli nokta aynı ıhlamuru gün boyu birkaç kez ısıtıp, üzerine su döküp kullanmak yerine her defasında yeni baştan demlemeye dikkat edin.
Ihlamurun kaynatılması içeriğindeki antioksidan olan polifenollerin azalmasına sebep olur. Bu nedenle ıhlamur demleme yöntemi ile hazırlanmalı. Ihlamurun aşırı tüketimi kalp rahatsızlığına yol açabilir ve vücuttan aşırı su atımına neden olabilir. Ihlamur çayının önerilen tüketimi günde 2-3 fincanı geçmemelidir. Alerjik yapısı olanların ve düzenli ilaç kullananların da mutlaka doktora danışması gerekir.
Yeşilçay
Beslenme ve Diyet Uzmanı Tuba Sungur “Yüksek antioksidan kapasitesi sayesinde düzenli tüketimde bağışıklık sistemini güçlendirici ve kronik hastalıklardan koruyucu etki gösterir.
Ancak aynı zamanda yüksek miktarda kafein içerdiği için yüksek tansiyon hastalarında, kalp hastalarında, gebelerde ve emziren annelerde fazla tüketimi oldukça risklidir; bu gruba dahil olanların günde maksimum 1 fincan tüketmesi uygun olacaktır. Sağlıklı kişilerde ise günlük tüketim 2 fincanın üzerinde olmamalıdır” diyor.