Mevsimlik tarım işçiliği tarımsal işgücünün önemli bir bölümünü oluşturuyor. Her yıl hasat zamanına göre farklı bölgelere göç eden mevsimlik işçiler, ne yazık ki kötü koşullar altında çalışmak ve hayatlarını devam ettirmek zorunda kalıyor. tarlasera Temmuz sayısında mevsimlik tarım işçilerinin sorunlarına eğildi ve dünyada yapılan uygulamalara ışık tuttu.
Türkiye’de her yıl nisan ayı itibariyle büyük bir hareketlilik başlıyor. Yüz binlerce kişinin katıldığı bu geçici göç hareketinin ismi “mevsimlik tarım işçiliği”. Ağırlıklı olarak Güneydoğu bölgesinden göç eden bu işçilerin, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2013 verilerine göre 6,5 milyon olan tarım işçilerinin yarısına yakınını oluşturduğu tahmin ediliyor. Ancak yaşadıkları sorunlar, onları tarımın mağdur gruplarının başında getiriyor. Aylık Tarım ve Kültür Dergisi tarlasera Temmuz sayısında, birçoğu güvencesiz şekilde Türkiye’nin bir ucundan diğerine göç eden mevsimlik tarım işçilerinin yaşadıkları sorunlara eğildi. Tarımsal üretimde çok önemli bir paya sahip olan mevsimlik tarım işçileri, ne yazık ki verdikleri emeklerin karşılığını alamayarak, kötü şartlar altında hayatlarını sürdürmeye çalışıyor.
Yarısından çoğu yoksulluk sınırının altında
Mevsimlik tarım işçilerinin nicelik bakımından çok olmaları, karşıya kaldıkları sorunlarla hafifletmeye yetmiyor. Örneğin dünyada mevsimlik tarım işçilerinin yüzde 60’ından fazlası yoksulluk sınırı altında yaşıyor. Yüzde 80’inin herhangi bir sosyal güvencesi bulunmazken, yüzde 70’i de tarlalarda çocuklarıyla birlikte çalışıyor. Türkiye’ye dair rakamlar da dünya geneliyle benzer. Mevsimlik işçilerin yaklaşık yüzde 60’ı yoksulluk sınırının altında yaşarken, her iki işçiden biri doğduğu andan itibaren mevsimlik tarım için seyahat ediyor. Güvenli ulaşım, barınma, temiz su ile altyapı ihtiyacı, iş güvenliği ile sağlığı ve kamu hizmetlerine erişim gibi temel insani gereksinimlerden mahrum kalan mevsimlik işçiler; naylon, bez veya branda tarzı olan ve çevresinde tuvalet, banyo ve çamaşır yıkama yerleri bulunmayan yerlerde barınıyor. Bu durum temizlik ve sağlık açısından olumsuzluklar yaratırken, giderek artan çevre kirliliği bulaşıcı hastalıkların yayılmasına neden oluyor. Tarımsal üretimde kullanılan bitki koruma ilaçları da mevsimlik işçilerin sağlığını tehdit ediyor.
Çözümler henüz öneri aşamasında
Medyanın gündemine yalnızca geçirdikleri trafik kazalarıyla gelen mevsimlik tarım işçileri, yaşadıkları sorunlar ve bunlara getirilen çözüm önerileriyle 2015 yılında Meclis’e taşındı. Hazırlanan raporun en dikkat çekici konularından bazıları ulaşım problemi, yetersiz beslenme nedeniyle ortaya çıkan hastalıklar ve alınamayan ücretler oldu. Halihazırda emeklerinin karşılığını almakta zorluk çeken mevsimlik işçiler, son dönemde Suriyeli sığınmacıların daha düşük ücret talep etmesi nedeniyle Çukurova’daki tarla sahipleri tarafından daha fazla tercih edilmesinin de sıkıntılarını yaşıyor ve hep ikinci plana atılıyor.
Türkiye’deki mevsimlik tarım işçilerinin yaşadıkları sorunlara dünyanın birçok ülkesinde rastlanıyor. Ancak gelişmiş ülkelere bakıldığında, bu problemlerin önüne geçmek için yapılan uygulamaları görmek mümkün.
Örneğin Portekiz’de belirli tatil günleri olan mevsimlik işçilere, çalışmadıkları bu tatil günleri için de ücret ödeniyor, Noel’de ikramiye veriliyor, tazminatları sözleşmelerin süresiyle orantılı olarak belirleniyor ve herhangi bir iş kazasına karşı sigortalanarak tıbbi muayene görmeleri sağlanıyor. Türkiye’de ise bu süreçler şu an için yalnızca öneri aşamasında kalıyor.
Bugün yalnızca Türkiye’de değil, dünyada da tarımsal işgücünün yarısına yakınını oluşturan mevsimlik tarım işçilerinin yaşadıkları sorunları ortadan kaldırmak, tarım sektörünün çözülmesi gereken sorunları arasında ilk sıralarda. Bu adımların atılmasını sağlamak içinse öncelikle herkesin mevsimlik tarımda yaşanan durumu görme, duyma ve değiştirmek için çaba gösterme sorumluluğunu kendisinde hissetmesi, ardından da dünyada yapılan uygulamaları örnek alması gerekiyor.