Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi yeni sergisi Ters Yüz PƎRⱯ’yı sanatseverlerle buluşturdu.
Pera Müzesi’nin yeni sergisi Ters YüzPƎRⱯ: Mekânlar ve Metinlerde Denemeler, 23 Mayıs’ta ziyarete açıldı. Sergi, 18 Ağustos’a kadar açık kalacak. Bauhaus Üniversitesi, Weimar ve Bremen Sanat Üniversitesi işbirliğiyle düzenlenen sergi, küresel kapitalist ilişkileri ve yerelleşmiş kültürel pratikleri araştırıyor.
Küratörlüğünü Bauhaus Üniversitesi, Weimar’dan Prof. Mona Mahall ve Yelta Köm ile Bremen Sanat Üniversitesi’nden Prof. Aslı Serbest’in üstlendiği sergi, mimarinin, kurumların kentsel çevreleriyle ilişkilerinde hem kurucu hem de açığa çıkarıcı bir rol oynayarak bu kurumların belirli bir yer ve zamanda nasıl aracılık ettiğini ve işlediğini inceliyor.
“Küreseller”, “Basamaklar” ve “Spekülasyonlar” başlıklı üç bölümden oluşan sergi, vaat edilmiş daha iyi bir modern dünyanın ve dönüştüğü yıkık dökük parçaların değil, yaşamlarımızın, estetik pratiklerimizin ve bilgilerin de dönüşümünde denemeler yaratmayı hedeflerken orantısız küresel kapitalist ilişkilerin ve yerelleşmiş kültürel pratiklerin biçimlendirdiği sanat dünyasını gözlemliyor.
İstanbul, Ankara, İzmir, Tahran, Hong Kong, Osaka, Berlin, Weimar ve Almanya’nın diğer kentlerinden sanatçı, mimar ve araştırmacıları bir araya getiren serginin katılımcıları arasında şu isimler yer alıyor: Anıl Aydınoğlu, Arın Aydın, Aslı Serbest, Ayça Tuğran, Çisel Karacebe, Celal Orkun Gözübüyük, Dorian Beer, Elizaveta Boucke, Elif İmre Bilgin, Helen Christina Hümmer, Iben Schneider, Jolina Mix, Jisu Kim, Kitman Yeung, Leonie Link, Mona Mahall, Negar Rahname, Talia Ölker, Yelta Köm, Yuhe Lin.
Mekânlar ve metinlerde denemeler
Ters Yüz PƎRⱯ, kendini henüz başlangıç aşamasında olan, test edilen ve öğrendikçe değişen birçok yöntem ve pratik yoluyla oluşturuyor. Çoğunlukla yerleştirme olarak gerçekleştirilen pratikler mekânsal-metinsel ve görsel olmanın yanı sıra araştırma ve sürece dayanıyor. Sanat, mimari, estetik ve üretimin ayrı, bireyselleştirilmiş ve temelden ataerkil olmayan bir duruş olarak düşünülmesinden hareket ediyor. Sanatsal özerklik ve öznelliği sorguluyor, her ikisini de iktidarların anlattığı tarihler olarak okuyor.
Turistik yeniden üretim çağında kent
Serginin “Küreseller” bölümü; “turistik yeniden üretim çağında kent”in sömürgeci küresel izlerini, pürüzsüz nesneleri, sırlı yüzeyleri, fotoğrafları ve popüler kültürdeki “eşit estetik hakları” olan hareket hâlindeki buluntuları bir araya getiriyor.
Ziyaretçiler, deterjan kokusunun küresel kenti ak pak yıkanmış olarak taklit ve teşhir eden havuzlardan, yiyecek ve Guzmania bitkilerinden oluşan eleştirel bir manzaradan geçiyor.
Pera Müzesi’nin Art Deco kafesinden ödünç alınan avize, kurumun şaşalı Belle Époque kırılganlığının altını çiziyor.
Batılılaştırılmış bir modernite
“Basamaklar” bölümü, dünyayı ya da bu bağlamda Pera bölgesinin merdiven ve rampalarla dolu kompleks ve parçalı kentsel topografyasını temsil etmenin imkânsızlığıyla oluşan travmayı ele alıyor. Bu basamaklar, özellikle Bauhaus modernizminin ve genel olarak Batılılaşmış bir modernitenin yaygınlaştırdığı evrenselci biçim ve norm hayalini absürt hale getiriyor.
Küçük formlar, küçük ütopyalar
“Spekülasyonlar” bölümü ise süregelen eşitsizlikleri ve şiddeti farklı bir şekilde harekete geçirerek gitgide soyutlaşan ve globalleşen küresel ekonomik, politik ve estetik spekülasyon ve değerlendirme süreçlerini yorumluyor. Yerel, kâr amacı gütmeyen sanat mekânlarına odaklanan ve kamusal programına kültür sanat çalışanlarını ve ziyaretçileri de dahil eden sergi, alternatif değerler üzerine düşünüyor ve değerlendirmeler yapıyor. Sonuç olarak, daha çok kendini oluşturma süreci, daha küçük formlar ve küçük ütopyalar benimsemeyi amaçlıyor.