Çay, Doğu Karadeniz Bölgesi’de Ordu’dan Artvin’in Sarp Sınır Kapısı’na kadar yaklaşık 210 bin aile ve bir milyona yakın insanın geçim kaynağı
Mehmet ERDOĞAN – Rize Ticaret Odası Yön. Kur. Bşk.,TOBB Tarım Kurulu Üyesi
Çay sektöründe toplam 197 fabrika mevcuttur. Bunların 46’sı Çaykur’a, 151’i özel sektöre ait çay fabrikalarıdır. Bu fabrikaların 154’ü Rize’de 29’u Trabzon’da, 10’u Giresun’da, 4 tane Artvin’de bulunmaktadır. Bunların 48’ı büyük ölçekte fabrika, 74’ü orta ölçekli fabrika, 73’ü küçük ölçekli fabrikadır.
2012 yılı çay sezonunda 1.152.674.160 ton yaşa çay üretimi yapılmıştır. Bu üretimin % 56.84’ü Çaykur tarafından, % 43.16’sı özel sektör tarafından yapılmıştır. Özel sektör üretiminde % 48.66’sı büyük ölçekli fabrika, % 38.88’i orta ölçekli fabrika, % 12.46’sı küçük ölçekli fabrikalardan oluşmaktadır. Bu üretim ülkemizde çayın arz talep dengesi düşünülürse sorun teşkil etmekte, tüketicinin talebi karşılanmamaktadır.
Yapısal sorunlar
Çay sektörü, bugün tarladan bardağa kadar olan süreçte bir sorunlar yumağı içerisindedir.
- Toprak ve bitkiye bağlı sorunlar
- Çay tarım alanlarında yıllardır kullanılan kimyasal gübre ile beraber, bu gübrenin bilinçsiz şekilde kullanımı nedeniyle toprağın yapısı bozulmuştur. Bundan dolayı, bitki iyi şekilde beslenememekte; çayın kalitesi ve verimliliği azalmaktadır.
- Yaş çay alımlarında kontrol mekanizması düzgün çalışmadığı için kalitesiz yaprak alımı hem kuru çay kalitesini hem de randıman oranlarını düşürmektedir. Bundan dolayı sektör giderek değer kaybetmektedir.
- Miras yoluyla küçülen çay tarım alanlarından elde edilen ürün miktarı azaldığından, bireylerin ihtiyaçlarını karşılayacak gelir elde edilememektedir.
- Yaş çay getirisinin yetersizliğinden dolayı tarlaya ve ürüne gerekli özen gösterilmemekte; bakımsız tarlalardan kalitesiz ürün elde edilmektedir. Fabrikaya gelen kalitesiz yapraktan, yüksek kalitede ürün elde etme şansı yoktur.
- Hasat ve taşıma sırasında yaşanan olumsuzluklar
- Müstahsil, hasat olgunluğuna gelmiş olmasına rağmen, tartıda fazla gelmesini sağlamak için taze filizleri hasat etmek yerine iyice büyümesini beklemekte ve artık kartlaşmaya başlayan çayı hasat etmektedir. Alım evlerinde hiçbir şekilde kontrol yapılmadığından, üreticiden taze filizleri toplayıp getirmesini beklemek safdillik anlamına geliyor.
- Hasat edilen yaş çay ürünü, ‘teris’ adı verilen sentetik bezlerin içerisine konulup iyice ezildikten sonra bohça şeklinde sarılıp sıkıca bağlanmaktadır. Bu şekilde alım evlerine gelen çay tartıldıktan sonra alım evinin içine serilmekte ve fabrikadan gelen kamyona bastırılarak ve çiğnenerek yüklenmektedir.
- Hasat planlaması yapılmadığı için, tüm çayını birkaç gün içinde toplayıp satmaya çalışan müstahsil, hasat zamanı fabrikalarda yaşanan izdiham dolayısıyla satamadığı çayı, yol kenarlarına, avluya ve çeşitli boş alanlara serip bekletmekte, bazen günlerce bu şekilde bekleyen çay iyice kuruyup kızarmaktadır. Hasat edildikten sonra bu şekilde bekletilerek fabrikaya getirilen çay, bütün özsuyu ile beraber çay olma özelliklerini kaybettiği için, o hammaddeden iyi bir kuru çay ürünü elde edilemiyor.
- Budama programının etkisi
1994 yılından bu yana uygulanmakta olan budama programının artık çay bitkisine bir fayda sağlamadığı tüm kesimler tarafından kabul edilmektedir. Uygun budama yapılmadığı için bitki morfolojisi değişime uğramıştır. Ve bundan sonra mevcut yöntemle geri dönüş sağlanması mümkün değildir. Bu nedenle, yeni bir model olarak ortaya konan ‘Çayda Gençleştirme’ ve ‘Yenileme’ programlarının devreye sokulması kaçınılmazdır.
- Fabrikalardaki üretim süreci, paketleme ve depolama sorunları,
- Fabrikaya gelene kadar çay olma özelliklerinin hemen hemen tamamını kaybeden yaş çay, fabrikada en iyi şartlarda kuru çaya dönüştürülse bile, bozuk hammaddeden kaliteli son ürün elde etme şansımız yoktur. Kaldı ki, fabrikalarımız artık kart yaprakları ve hatta bitkinin odunsu kısımlarını işlemek üzere dizayn edilen duruma gelmiştir.
- Maliyetlerin yüksekliği: Yurtdışında yaş çay 12 ay hasat edildiği, işçilik ve diğer girdiler ucuz olduğu ve yaşa çaya % 50’nin üzerinde devlet desteği sağlandığı için üretim maliyetleri bize göre çok daha düşüktür ve bu durum piyasadaki fiyat rekabetinde dezavantaj olarak karşımıza çıkmaktadır.
Çözüm önerileri
- Kimyasal gübrenin terk edilerek, yerine organik veya yarı organik gübreye geçilmelidir.
- Özel-kamu ayrımı yapılmadan, çay sektörüne bir bütün olarak bakılmalı, sorunlara getirilen çözüm önerileri bu bakış açısıyla ortaya konulmalıdır.
- Kalitenin değerini bulduğu bir sistem oluşturulmalı. Borsa sistemi, alıcıyla satıcının bir araya geldiği, kaliteli ürünün fiyat olarak karşılığını bulduğu, hem müstahsil, hem sanayici, hem de devletin memnun kaldığı çay sektörünün ihtiyacı olan yapıdır.
- Çay tarım alanlarının tesbiti, çay piyasasının düzenlenmesi ve denetlenmesi, yaş çay bitkisi üreticileri ve çay sanayicilerinin hak ve yükümlülükleri, Çay Üst Kurulu’nun oluşması ile Çay İhtisas Borsası’nın kurularak üretilen kuru çayın buradan satışını sağlayacak, kaliteli çay üretimini teşvik edecek; bu yolla üreticiye daha fazla gelir temin edecek, Türk çayının dünyada marka olmasının yolunu açacak, Avrupa Birliği sürecine uyum sağlayacak bir çay kanunu çıkarılması gerekmektedir.
- Ürün çeşitliliğinin artırılması gerekmektedir. Siyah çayın yanı sıra yeşil çay, altın çay, beyaz çay, çay pudrası, kremi gibi birçok ürünün üretilerek farklı ürün yelpazesi ile pazarda yer edinilmesi önem taşımaktadır
- Milli ürün konumundaki çaya, diğer çay ülkelerinde olduğu gibi % 50 dolaylarında destekleme sağlanması, sektöre rekabet gücü kazandırması bakımından önemlidir.
- Yurda kaçak yollarla çay girişinin tamamen önlenmesi gerekmektedir. Çay kaçakçılığı organize suç kapsamına alınmalı, çay kaçakçılarına caydırıcı cezalar verilmelidir.
- Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde 30’un üzerinde paketleme fabrikası olduğu bilinmektedir. Çay kaçakçılığının yoğun olduğu bu bölgelerdeki paketleme tesislerinin daha sıkı denetlenmesi gerekmektedir.
- İthal çay nakliyesinde kullanılan belgelerin süreli olması gerekmektedir. Orman ürünlerinde olduğu gibi olmalıdır.
- Yakalanan kaçak çaylar imha edilmeli, kesinlikle piyasaya girmemeli, evrak bulup getirmesi beklenmemelidir.
- Çay kaçakçılığı ile mücadele eden güvenlik birimleri ödüllendirilmeli.
- İran makamları ile temas kurularak, İran devletinin çay ihracına verdiği devlet desteğini kaldırmasını sağlamak gerekmektedir.
- Çayın menşeini tespit etmek amacıyla DNA Marker Laboratuarının kurulması ve bu laboratuarın Rize Üniversitesi’ne bağlanması gerekmektedir (Rize Ticaret Borsası olarak böyle bir çalışma içerisindeyiz).
- Milli ürünümüz haline gelen çay, halkımızın temel gıda maddesi haline gelmiştir. Sabah kahvaltısından gecenin geç saatlerine kadar yaşamın her anında çay içilmektedir. Sektöre rekabet şansı yaratmak amacıyla diğer temel gıda maddelerinde olduğu gibi çayda da KDV % 1’e indirilmelidir. Buda Bütçe dengeleri gözetilerek yapılamıyorsa toptanda % 1, perakendede % 8 olarak belirlenmelidir.