Dünyaca ünlü firmaların Türkiye temsilciliğini ve distribütörlüğünü üstlenen UBC Kimya’nın üretici kimliği de var. İzmir’deki tesislerinde üretilen emülgatörlerin bir bölümü de ihraç ediliyor. UBC Kimya A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Ö. Burak Erenoğlu sorularımızı yanıtladı.
-Sayın Erenoğlu, UBC Kimya’nın kuruluş öyküsünü ve faaliyet alanlarını anlatır mısınız?
Maceramıza 12 yıl önce temsilcilik ve distribütörlük yapmak amacıyla İstanbul’da başladık. Bugün şirketimizin merkez ofisi Ataşehir’dedir.
Amacımıza uygun olarak günümüzde dünyaca ünlü firmaların Türkiye temsilciliğini ve distribütörlüğünü yapıyoruz. Bu firmaları ve ithalatını yaptığımız ürünlerin sadece birkaçını sıralayacak olursak;
Eastman-ABD: Organik asit (formik asit, propiyonik asit, butirik asit)
Jungbunzlauer-Fransa: Laktik asit ve türevleri
Nedmag-Hollanda: Kalsiyum klorid
Esterchem-Birleşik Krallık: Asetik asit esterleri (Triasetin, EGDA, TEGDA, BGDA)
F.C PACHE-Uruguay: Kakao tozu
Naturstoff-Almanya: Enkapsule asitler (enkap. sitrik asit, enkap. malik asit, enkap. sorbik asit, encap. GDL)
Daha sonra 2018 yılında UBC Kimya markası altında yine İzmir’de kurduğumuz 3.800 ton kapasiteli ikinci üretim tesisimizde ise yağ asidi esterleri (emülgator) üretimine başladık. Bu sayede daha önce ithalatını gerçekleştirdiğimiz ürünlerinin günümüzde ihracatını yapar hale geldik.
İzmir’deki üretim tesislerimizin yanı sıra İstanbul’da ve İzmir’de bulunan anlaşmalı depolarımızdan 1000 tonun üzerinde hammadde stoğumuz ile çeşitli sektörlere hizmet vermeye devam ediyoruz.
Hedeflerimizi hayallerimizin de ötesine taşıyıp önümüzdeki yıl 8000 m² kapalı alan içerisinde yıllık üretim kapasitesi 12.000 ton yağ asidi esteri olan fabrikamızı devreye almayı planlıyoruz.
Ülkemizde önemli bir kimya kuruluşu olma yolundaki hedeflerimize hızlı ve emin adımlarla ilerliyoruz.
-UBC Kimya olarak hangi sektörlerde etkinsiniz? Gıda portföyünüzde hangi ürünler yer alıyor?
Gıda, yem, deri, tekstil, kozmetik, madeni yağ, plastik ve dokum sanayilerine hammadde tedariğimiz günümüz şartlarında bile sorunsuz devam etmektedir.
Özellikle gıda sektörü için geniş bir ürün yelpazesine sahibiz. İthal ettiğimiz başlıca ürünler arasında; malik asit, propiyonik asit, butirik asit, laktik asit, sodyum laktat, potasyum laktat, kalsiyum laktat, magnezyum laktat, xanthan gum, kalsiyum klorid, potasyum klorid, triasetin, enkapsule asitler, toz kakao, kakao likörü, ayçiçeği ve soya lesitini, sodyum benzoat, potasyum sorbat, askorbik asit, guar gum, tara gum, keçiboynuzu zamkı (LBG) gibi ürünler bulunmaktadır. Bu ürün gamımızın yanı sıra üretimimiz olan PGPR, PGE, GMS (Monodigliserid), STS ve SMS gibi emülgatörler ile birlikte et ve süt sektörleri için ürettiğimiz stabilizatörler ile de gıda sektörüne hizmet veriyoruz.
-Yeni ürün ve Ar-Ge çalışmaları hakkında bilgi alabilir miyiz?
Yağ asidi esterleri yani emülgatörler, başlı başına bir dünyadır. Bugün bu sektörde uzun yıllardır çalışan global firmalar bile piyasada yaşanan yoğun rekabet sebebi ile yeni ürünler geliştirmek ve müşterileri yeni ürünler ile yeniden ikna etmek zorunda kalmaktadırlar.
Bizim öncelikli hedefimiz; gıda sektörünün ana emülgatörlerini üretmek ve lokal üreticilere daha uygun şartlarda, güvenilir ürün tedariği sağlamak iken, bugün geldiğimiz noktada standart ürünler yerine farklı poligliserol yapıları içeren emülgatörlerin geliştirilmesi üzerine çalışıyoruz. Kısacası işin mutfağına girip, hangi yapının ne tür ürünlerde daha başarılı ve etkin olduğu konusunda çaba harcıyoruz.
Emülgatörler; gıda sektörünün yanı sıra, merhemden kreme, tekstilden plastik sanayine birçok alanda kullanım bulmakla birlikte, yeni dönemde daha da aktif olarak proseslerde tercih edilmekte ve kullanımı öğrenilmektedir. Son dönemde üretimlerini başarı ile tamamladığımız üç farklı çeşit poligliserol polirisinoleat (PGPR) ve farklı HLB değerlerine sahip 4 çeşit poligliserol ester sayesinde farklı sektörlere aynı anda hizmet verebiliyoruz.
-Koronavirüs pandemisinin firmanız ve sektör üzerindeki etkilerini anlatabilir misiniz? Bu konuda ne tür çalışmalar yaptınız ve yapıyorsunuz?
Koronavirüs ne yazık ki, birçok alanda olduğu gibi bizi de olumsuz etkiledi. Hammadde tedariğinde yaşadığımız zorlukların yanı sıra koranavirüs önlem planı çerçevesinde aldığımız önemler, üretimlerimizde aksamalara ve olumsuz etkilere sebep oldu.
Hammaddelerde yaşanan üretim ve nakliye kaynaklı sıkıntılar, birçok ürünün bulunabilirliğini zorlaştırdı. Ürün fiyatlarında % 300 hatta % 400’lere varan artışlarla karşılaştık.
Hammaddenin bu kadar pahalı olması, bitmiş ürün maliyetlerini de negatif etkiledi. Bu durumun yeni çıkan varyantlar sebebi ile kısa vadede düzelmesini beklemiyoruz.
Bu durumdan en az zararla çıkabilmek için -distribütörlüklerimizden de tecrübeli olduğumuz üzere- önceden yaptığımız kontratlarla durumu hafif şekilde atlatmaya çalıştık. Ayrıca birçok firmanın da yaptığı gibi alternatif tedarikçilerden de hammadde tedariği yaparak bir noktaya kadar önlem almaya çalıştık. 2021 sonuna kadar kontratlı olduğumuz ürünlerimiz bulunmaktadır. 2022 için şimdiden anlaşmalar yapmaya başladık. Umarız 2022 daha zor bir yıl olarak karşımıza çıkmaz.
-2020 yılı tüm sektörler için zor bir yıl oldu. Sizin için nasıl geçti? 2021’e nasıl bakıyorsunuz?
2020 yılı birçok firmanın aksine bizim yatırımlarımızın devam ettiği, özellikle Ar-Ge ve Ür-Ge çalışmalarının ön plana çıktığı bir yıl olarak geçti.
2020 yılındaki belirsizlikler ve hammadde tedarikindeki sıkıntılar, bizi yeni ürün üretmeye teşvik edici rol oynarken, sektörde yerli tedarikçi açığını ortaya çıkardı.
Yurtdışındaki tedarikçiler önceliklerini Avrupa pazarlarından yana kullanıyorlar. Bunun temel sebebi, daha yüksek fiyatlarla ürün satabilmeleridir. Ellerinde kalan ürünleri daha sonra diğer pazarlara dağıtmayı tercih ediyorlar. Tedarikçilerin ellerindeki ürünler az olunca ürün tedariği pazarımız için daha da zor bir hal alıyor. Ne yazık ki, ithal etmek zorunda olduğumuz, üretemediğimiz ürünlerde bu zorluklarla her seferinde karşılaşıyoruz. Hele ki beklenmedik pandemi koşulları, maalesef bu durumu daha da zor hale getirdi ve yerel üreticilerin önemini bizlere bir kez daha hatırlattı.
2021 ilk sekiz ayı 2020‘den biraz daha zor geçti. Son dönemde ürün tedariğinde biraz rahatlama olsa da son çeyrek yine zor geçeceğinin sinyallerini çoktan vermiş durumda. Umarım 2022’nin ilk yarısından sonra piyasa koşulları biraz daha stabil hale gelir.
-Sektörünüzün Türkiye’deki durumu ile ilgili bir değerlendirme yapar mısınız?
Dünyanın geldiği noktaya baktığımızda ne yazık ki, üretim olarak biraz geride kaldığımızı söyleyebilirim. Bu sebeple, yeni tip emülgatörler üzerine yoğunlaşıp aradaki farkı kapatmaya çalışıyoruz. Rekabet ettiğimiz uluslararası üreticiler, yüzyılı aşkın zamandır emülgatör üreten dünya markaları olduğu için uzun yıllardır piyasada bilinen ve saygı gören kuruluşlardır. Halihazırda piyasaya sunduğumuz ürünlerimizi, bu markalar ile yarışabilecek kaliteye ulaştırdık.
Onların en büyük avantajları yılların getirdiği bilinilirlik ve güvendir. Aradaki farkı kapatabilmek için şevkle çalışan yüksek motivasyonlu ekibimiz, ürünlerimizin uygunluğu ve sürdürülebilirliği konularında önemli başarılar elde ettiler.
Bu durum marka güvenilirliğimizin hızla artmasını sağladı. Bundan sonraki süreçte bu markalarla rekabet seviyesini daha da artıracağımız inancındayım.
Ar-Ge ve Ür-Ge çalışmalarımızın başladığı ilk günden itibaren, uzun yıllardır çalışmakta olduğumuz sektördeki birçok firmadan müthiş pozitif destek aldık, onların bizlere verdiği inanç sayesinde üretim basamaklarını çok hızlı geçebildik.
Bugün hala çalışmakta olduğumuz birçok firma yeni geliştirdiğimiz ürünlerin ilk denemelerini yapmak konusunda bizlere üretimlerini açıyorlar. Bu noktada kendilerine tekrar teşekkür ediyorum.
Yerli üreticilerin birbirini destekleme eğilimleri pazarın güçlü kalmasında temel unsurlardan olduğunu düşünüyorum. Hem yerli olup hem de uluslararası boyutlara ulaşmış birçok üreticinin yerli üretime destek vermesinden firma olarak memnuniyet duyuyoruz.
-Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Bahsettiğim gibi uygun ürün üretme ve bunun sürdürülebilirliği kalite yönetim sistemleriyle ile doğru orantılıdır.
Bu sebeple kurulum aşamamızdan itibaren BRC gıda kalite standartlarına uygun olarak üretim, laboratuvar ve depo alanlarımızı planlayarak ilerledik. Bu sayede A seviye olan belgemizi, A+ seviyesine kadar yükselttik.
Standardımızı korumak amacıyla da her geçen gün özen ve titizlikle çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Şirketimizde ayrıca ISO 9001 ve ISO 14001 sertifikaları da bulunmaktadır.
Son olarak da, yurtiçi ve yurtdışında dikkat ve özenle takip ve talep edilen hem Endonezya hem de Malezya’da geçerliliğe sahip Helal belgemiz ve Ortodox Union onaylı Kosher belgelerine sahip olduğumuzu belirtmek isterim.