YEŞİL İŞ 2021 Zirvesi, Sürdürülebilirlik Akademisi tarafından bu yıl “Değişimin Yeni Paradigmaları” temasıyla sekizinci kez gerçekleştirildi. İklim değişikliği, ekonomide net-sıfır, karbon ve enerji dönüşümü, döngüsel ekonomi, inovasyon, sürdürülebilir finansman, yeşil fonlar ve yönetişim ve sürdürülebilir şehirler konularının odak noktasında yer aldığı bir uluslararası bir platforma dönüştü.
Sürdürülebilirlik Akademisi Başkanı Murat Sungur Bursa, YEŞİL İŞ 2021 Zirvesi’nin açılışında yaptığı konuşmada, insanoğlunun yeni ve değişen koşullara uyum sağlayabildiği, risklere karşı kendini güçlü konuma getirebildiği ölçüde sürdürülebilir olacağını vurguladı. Kovid-19 salgınının bu uyumla ilgili sorunları ortaya çıkardığını belirten Bursa, “Bu krizden şu dersi çıkarmalıyız. Dünyanın var olan dengesini bozmadan, başka sorunlar yaratmayacak şekilde, çevreyi ve ekosistem dengelerini koruyarak yolumuza devam etmeliyiz” dedi. Sürdürülebilirlik Akademisi’nin 12 yıldır düzenlediği etkinliklerle şirketleri dönüşüme cesaretlendirmek, özendirmek, iyi örneklerin sayısını çoğaltmak gibi bir misyon üstlendiğini Bursa, “Amacımız, hem şirketlerin ticari hedeflerini gerçekleştirmesini sağlamak hem de gelecek nesillere en az aldığımız kadar hatta daha iyi bir dünya bırakmak…” dedi.
Schneider Electric yatırımlarına devam ediyor
Schneider Electric Türkiye, Orta Asya ve Pakistan Bölge Başkanı Bora Tuncer, sürdürülebilir dünya hedefi bakımından enerji verimliliğinin kritik önem taşıdığını vurgulayarak, “Enerji verimliliği teknolojilerimiz ve dijital dönüşüm çözümlerimiz ile Türkiye’de 40 yıla yakın bir süredir faaliyet gösteriyoruz. Türk iş dünyasına ve kamu sektörüne daha çevik ve esnek çözümler üreterek, enerji verimliliğini en üst düzeye çıkarmak için İnovasyon Merkezimiz dahil yatırımlarımızı kesintisiz sürdürme kararı aldık. Yatırımlarımıza pandemi sürecinde de devam ettik. Bu dönemde özellikle enerjinin kritik önem taşıdığı hastaneler, veri merkezleri ve gıda sektörlerine uzaktan enerji yönetimi, bakım onarım hizmetleri, 7/24 servis desteği vermeyi sürdürdük” diye konuştu.
Türkiye’deki odak noktaları: İklim değişikliği, gençler ve toplumsal cinsiyet eşitliği
Schneider Electric’in, 2030 yılına kadar net sıfır karbon emisyonuna sahip olmak taahhüdü verdiğini belirten Schneider Electric Global Strateji ve Sürdürülebilirlik Başkanı Olivier Blum da ‘Dönüşümün üstüne ve ötesine geçmek’ başlıklı sunumunda, “Sürdürülebilirlik taahhütlerimiz sadece operasyonlarımızda sürdürülebilir olmamızı sağlamakla sınırlı değil, aynı zamanda müşterilerimizin de daha sürdürülebilir olmasına yardımcı oluyoruz. Bu olumlu katkı, Schneider Electric’in 2020’deki toplam gelirlerinin yüzde 72’sini temsil eden Yeşil Gelirler olarak ölçülüyor. Kısa bir süre önce, yeşil gelirimizi yüzde 80’e çıkarmayı ve müşterilerimiz için 800 milyon ton CO2‘den kaçınma sözü verdiğimiz 2021-2025 Sürdürülebilirlik Taahhütleri’mizi açıkladık” dedi. Blum, Schneider Electric olarak Türkiye’de odak alanlarının iklim değişikliği, gençler ve toplumsal cinsiyet eşitliği olduğunu vurguladı.
Ahmet Erdem: “İşimizi karbon emisyonlarını azaltma hedefimize uygun şekilde dönüştürüyoruz”
Shell Türkiye Ülke Başkanı Ahmet Erdem, ‘Yeni bir çağ için enerji dönüşüm stratejileri’ başlıklı konuşmasında, “Geçen yıl küresel emisyonlar, Kovid-19 salgınının yayılmasını önlemek için alınan tedbirler neticesinde yavaşlayan ekonomik aktiviteye bağlı olarak yüzde 5,8 geriledi. Bu, 2 milyar ton daha az karbon emisyonu salındığı anlamına geliyor. Ancak özellikle büyük ekonomilerde toparlanmanın başlamasıyla emisyonlar yıl sonunda yeniden artışa geçti. Bu düşüşün de gösterdiği gibi, karbon emisyonlarının yol açtığı iklim değişikliği küresel bir sorun, enerji dönüşümü bir veya birkaç ülkenin çabalarıyla değil, tüm dünyanın ortak hareketiyle mümkün olabilir” dedi.
Erdem, Shell’in iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik hedeflerini şöyle aktardı: “İlk hedefimiz, en geç 2050 yılına kadar tüm ürünlerimizin üretiminden ve operasyonlarımızdan kaynaklanan emisyonları net sıfıra indirmek. İkincisi; daha fazla yenilenebilir enerji ürünü satarak enerji ürünlerimizin net karbon ayak izini azaltmak. Üçüncüsü; daha temiz enerji kaynaklarının kullanımını teşvik etmek üzere müşterilerimizle, farklı sektörlerle ve devletlerle birlikte çalışmak. Elektrikli araçlar için şarj istasyonları, hidrojen, güneş ve rüzgâr enerjisiyle üretilen elektrik gibi daha düşük karbonlu enerjiler sağlayarak, işimizi karbon emisyonlarını azaltma hedefimize uygun şekilde dönüştürüyoruz. Havacılık, denizcilik, karayolu taşımacılığı ve sanayi gibi karbondan arındırılması zor sektörler de dahil olmak üzere farklı sektörlerden aynı hedefle süreçlerini dönüştüren müşterilerimizle işbirliği içinde çalışıyoruz.”
“Girişimciler, büyük etki fırsatlarını yakalamalı”
“Sürdürülebilirlik, yerleşik işletmelerin uzun zamandır karşılaştığı en büyük aksaklıktır” diyen London Business School Strateji ve Girişimcilik bölümünden Prof. Dr. Ioannis Ioannou şunları kaydetti: “Bunun nedeni, çoğu şirketin tüm paydaşlarında karşılaştıkları çok sayıda ve karmaşık çevresel ve sosyal talep ve beklentileri ele almak için gereken beceri, bilgi ve deneyime sahip olmamasıdır. Bu nedenle, şirketlerin sürdürülebilir işletme modellerine yönelik dönüşümsel değişimi uygulamaları ve aynı zamanda girişimcilerin, toplum için daha sürdürülebilir, eşitlikçi ve kapsayıcı bir gelecek geliştirmeye çalışırken ortaya çıkan büyük etki fırsatlarını yakalamaları gerekiyor.”
Türkiye, Avrupa Yeşil Mutabakatı için eylem planı hazırlıyor
“Yeşil Mutabakat ve net-sıfıra giden yolda fırsatlar ve zorluklar” başlıklı oturumda konuşan Ticaret Bakanlığı Uluslararası Anlaşmalar ve AB Genel Müdür Yardımcısı Bahar Güçlü, Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın uluslararası ticarette oyunun kurallarını en baştan değiştireceği öngörüsüyle Bakanlık bünyesinde çalışmaları 2020 başında başlattıklarını söyledi. Sınırda Karbon Düzenlemesine ilişkin olarak Komisyon’a ülke görüşlerinin iletildiğini kaydeden Güçlü, “Türkiye’deki üreticilerin hiçbir şekilde Avrupa’daki benzerlerinden farklı bir muameleye tabi olmaması gerekiyor.
Üreticilere bu sistemlere adapte olması açısından yeterli zaman verilmesi ve ek maliyet getirmemesi de önemli. Türkiye’nin bu politikalara uyumu, AB’nin değer zincirlerinin rekabetçiliği açısından da önemli ve ülkemizin AB fonlarından yararlanması gerektiğini düşünüyoruz. Gümrük Birliği ilişkimiz açısından da Avrupa’dan beklentimiz yakın bir diyaloğu tesis etmek. Nisan ayında görüşmelerimiz olacak, sonrasındaki süreçte yakın bir iş birliği sağlanabilmesi için çaba göstereceğiz” diye konuştu.
Türkiye’nin halen bir eylem planı hazırlığı yürüttüğünü belirten Güçlü, “İlk aşamada uygulanacak sektörlerde düşük karbonlu üretimi teşvik edecek yol haritaları hazırlanması, teşvik sisteminin gözden geçirilmesi, teknolojik altyapının geliştirilmesi için Ar-Ge çalışmalarının desteklenmesi, belgelendirmenin Türkiye’de yapılması ve AB’de tanınırlığının sağlanması, ülkemizde devam eden karbon fiyatlandırma mekanizmasına yönelik çalışmaların Sınırda Karbon Düzenlemesi esasında ele alınması gibi konular eylem planının belli başlı konularını oluşturuyor” dedi.
Avrupa Yeşil Mutabakatı TÜSİAD’ın da öncelikleri arasında
“İş dünyasının gelecek stratejileri” başlıklı oturumda konuşan TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Fatih Kemal Ebiçlioğlu, Avrupa Birliğinin 2019 yılında açıkladığı Avrupa Yeşil Mutabakatı ile sürdürülebilirliği merkeze alarak kararlı bir büyüme politikası başlattığını belirterek, “AB’nin yeni sürdürülebilirlik modelini, modern kaynak verimliliğine odaklanan rekabetçi bir ekonomi hedefi oluşturuyor. AB, Yeşil Mutabakat ile iklim değişikliğine yönelik mücadeleye yasal bir zemin kazandırarak, Paris Anlaşması ile uygulamasıyla küresel liderlik rolünü pekiştiriyor. TÜSİAD olarak AB Yeşil Mutabakat gelişmelerini yakından takip ediyor, bu konuda hazırlık ve çalışmalar yapıyoruz” ifadelerini kullandı.
Döngüsel ekonomi ile sürdürülebilir iş modellerine geçiş önemli yer tutuyor
Korozo Grup Genel Müdür Yardımcısı Warren Shaw veEuropean Plastics Converters Genel Müdür Alexandre Dangis’in de katıldığı döngüsel ekonomi ile ilgili oturumda, dünyada ve Türkiye’de döngüsel ekonominin önündeki engeller ve sunduğu fırsatlar farklı açılardan değerlendirildi.
AB’nin karbon nötrlüğü arayışı Türkiye için fırsatlar sunuyor
YEŞİL İŞ 2021 Zirvesinin ilk gününde, iklim değişikliği ekonomisi, çevre konularında uzmanlaşmış İngiltere merkezli bir danışmanlık şirketi olan Pengwern Associates’ın kurucusu John Ward da “Bir iklim afetinden nasıl kaçınılır: Sahip olduğumuz çözümler & ihtiyaç duyduğumuz buluşlar” başlıklı bir sunum yaptı.
Ward, “AB’nin Yeşil Mutabakatı, şimdiye kadar, sadece teorik bir kavramdı ama şimdi gerçek ve uygulanabilir bir olasılık. Türkiye, AB’ye çok yakın olması, ihracatının büyük bir kısmının karbon yoğun olması ve mevcut iklim politikasının AB kadar iddialı olmadığı algısından ötürü böyle bir politikaya benzersiz bir şekilde maruz kalıyor. Aynı zamanda, AB’nin iklim-karbon nötrlüğü arayışında Türkiye için önemli fırsatlar var. En açık şekilde, karbondan arındırma, yenilenebilir enerjide büyük artışlar gerektirecektir. Türkiye’nin bol yenilenebilir enerji kaynakları, bu talebin karşılanmasında çok önemli bir rol oynayabileceği anlamına geliyor. Enerji kaynaklarının Türkiye için stratejik bir zorluk ve risk olmaktan çıkıp büyük bir güç ve fırsat haline geldiği bir gelecek öngörmek mümkündür.
Yeşil İş 2021’in ilk gününde sürdürülebilir şehirler konusu da kapsamlı şekilde paylaşıldı.